aylin güngör
Bant Mag.'in kurucularından Aylin Güngör

Bant Mag.’in kurucularından Aylin Güngör, 'This Magical Depression’ serisini anlattı

‘This Magical Depression’ serisi, nefis bir fotoğraf sergisine ve kitap setine dönüştü. İç gıdıklayan ve gülümseten tanıdık memleket manzaralarıyla karşılaştığında deklanşöre basmadan duramayan Güngör, ‘This Magical Depression’ı anlattı.

Seda Pekçelen
Yazan:
Seda Pekçelen
Reklâm

Instagram üzerinden başladığın bir seri ‘This Magical Depression’. Sergi ve kitap fikri en başından bari var mıydı aklında?
‘This Magical Depression’ 2014’te kullanmaya başladığım bir tag. Öncesinde de sürekli bu tarz analog fotoğraflar çekiyordum ama paylaşmıyordum. Sonra kendi kişisel Instagram’ımda telefonla çektiğim fotoğrafları bu isimle paylaşmaya başladım. Ama aynı anda çektiğim analog fotoğrafları da bir kitaba ve sergiye dönüştürmeyi hep planladım. Böyle daha anlamlı benim için.  

Proje, “ülkenin her yerine bulaşmış tuhaf ve bazen de büyüleyici zevksizliğin bir dökümü,” olarak tanımlanıyor. Bu zevksizliğe odaklanan fotoğraflar çekme fikri  nasıl doğdu?
Bu manzaralarla karşılaştığımda da hep büyük bir huzursuzluk çekerdim. İçim sıkılır, kalbim kırılır ve çok üzülürdüm. Hep analog kameralarla çekiyordum. Yaklaşık 10 yıl sonra bir gün arşivime baktığımda, ileride kimselere gösteremeyeceğim çirkinlikte anılar biriktirdiğimi fark ettim ve üzüldüm. Keşke daha çok arkadaşlarımı ve eğlenilen güzel anları çekseydim diye düşündüm. Ama bu fotoğraflara ‘This Magical Depression’ ismini verdikten sonra onları başka bir boyutta algılamaya başladım. İçimi daraltan bütün bu anları, görüntüleri özellikle arar oldum. Bu ortamları bulmak beni artık üzmedi, tam tersi peşinde olduğum ortamlara dönüştüler.

‘This Magical Depression’ ismi nereden geliyor?
Antalya Falez Otel’de Bant Mag. ekibi olarak geçirdiğimiz 10 günün sonunda ortaya çıktı. Beş yıldızı, çok lüks ve şaşaalı görüntüsünün altında çok fazla zavallı ya da kötü detay vardı. 90’larda şık ve havalı bir yer olarak açılmış ama sonra bir noktada Özkaymak Falez’e dönüşmüş. Her şey aynı kalmış ve eskimiş. Mesela kırık aynalarla, mor halıflekslerle döşeli diskosunda sanırım artık dev ekranda maç izleniyor. Gym ya da havuz için bir soyunma odası var, ama tüm kapaklar kırık dökük, az önce savaş çıkmış gibi. Otelin barı şişelerle dolu ama neredeyse hepsi boş şişe gibi. Ya da tanıdığınız marka ürünler yok da garip isimli muadilleri var. Kocaman bir açık büfe görüyorsunuz ama yaklaştıkça yemek istemeyeceğiniz bir görüntüyle karşılaşıyorsunuz. Daha çok Ruslar için hazırlanmış tam pansiyon bir otel, bizim ne düşündüğümüzün de çok önemi yok zaten. Orada yaşadıkça daha da ortaya çıkmaya başladı bu hisler ve ‘This Magical Depression’ tabirinin hislerimizi tam olarak tasvir ettiğini fark ettim. Sonra zaten genel hayatımızda muadillerini bulmak pek zor olmadı. 

Fotoğraflar genellikle nerelerde çekildi?
Kadıköy’den birçok fotoğraf var, özellikle dönüşüm ve inşaat dönemi epey dolu bu hislerle. Atık eşyalar, inşaatlardaki tuhaf görüntüler... Maslak, Sanayi Bölgesi civarı da öyle. Anadolu’dan da çok fazla yer dahil oldu hem sergiye hem de kitaba. İzmir de çok dolu bu hislerle. Süsleme sanatı, zevk anlayışı ile ülke, Atatürk ve futbol sevdası bir araya geldiğinde ortaya çıkan inanılmaz görüntüler çıkıyor ve bu çok ilgimi çekiyor. Anamur, Kapadokya, İzmir, Karaburun, Bozcaada, Burgaz Ada’yı da sayabilirim.     

 “İstanbul’da şu semtte seriye girebilecek tuhaflıkta manzaralar çok,” diyebileceğin yerler var mı?
İstanbul bu konuda şahane bir depo. Keşke olmasaydı ama maalesef öyle. Her mahallenin tarzı kendine has elbette; zengin mahallede ayrı, fakir mahallede ayrı bir zevksizlik var ama bir yandan da zevkli olduğunu sanma hali mevcut. Bu aralar Fikirtepe favorim. Doğal bir süsleme sanatı hakim. Elde ne varsa, ne kaldıysa var güçle düşünülmüş detaylar var.

Seride karşımıza çıkan tuhaf vitrinleri, sokaklardaki mobilyaları, plastik sandalyeleri vs. bu topraklarla özdeşleştirdik hepimiz. Sence her ülkenin kendine özgü böyle tuhaflıkları var mı? Yoksa bu zevksizlikler bize mi özgü sence?
Her ülkenin kendine ait bir tarzı var. Doğu Avrupa bize yakın bir zevksizlikte. Polonya ve Yunanistan örneğin, çok güzel detaylar var orada benim için! Eskiyi tutmama, yeniyi kullanma ama ucuz olsun, uzun dayansın gibi bir düşünce hakim. Ama biz daha süslemeciyiz sanki, rüküşlük çok bizde. Orta Avrupa’da ise her şey çok aynı, sanırım oranın sorunu da bu. Hiç yeni bir şey eklenmemiş gibi. Tek tip hisler çoğunlukta. Tabii Londra’da ya da Berlin’deki Türk mahalleleri de formunda... Japonya da süper bir ‘This Magical Depression’ şehri. Biraz daha vahşi ortamlar mevcut. Orada daha sert hislerle büyüleniyorsun.

‘This Magical Depression’ın basılı hali beş kitaplık bir set halinde satılıyor. Seri başka kitaplarla devam edecek, gelecek kitaplarda bizi farklı neler bekliyor?
Beş farklı kitaptan oluşan bir set yapmaktaki amacım, seriye devam edebilmekti. Zira bu beş kitaptaki fotoğrafları o kadar çok fotoğraf arasından eledim ki, geleceğimi düşünerek bunun devam eden bir yayın olmasına karar verdim. Bu seriye başka alt başlıklarla ya da başka ülkelerle devam etmek gibi hedeflerim var. Hem elimde çok fazla hazır bekleyen fotoğraf var hem de eminim bu havuza her geçen gün yenileri eklenecek. Maalesef aşırı bol malzeme var ortalıkta. Bir de 15 yıldır dergi yapan biri olduğum için, kendime yeni bir dergi yaratmış olabilirim diye düşünüyorum. O tarz bir heyecanım var sanki. 

‘This Magical Depression’ sergisi 25 Ocak’a kadar Bant Mag. Havuz’da. Kitap seti sergi alanının yanı sıra Bant Mag. Mekan,  Robinson Crusoe 389, Souq Dükkan, Seyyare Moda’da, 50 TL.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm