Cenan Tüzel - Başka Sinema Koordinatörü

Kültür sanat dünyası pandemiden nasıl etkileniyor? Alınan önlemler uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracak? Farklı alanlardan isimlerle görüşerek bu soruların yanıtını aradık.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Sinema salonlarının kapalı olması sinema sektörünü nasıl etkiliyor?

Kovid-19’un hayatımızın bir parçası haline gelmesiyle aslında bir sürü sektör bu tür bir duruma karşı ne kadar hazırlıksız olduğunu fark etti. Türkiye sinema sektörü için de aynısı geçerli. Ancak bunu bir duraksamadan ziyade hayatın her alanında gerekli önlemleri alıp insanların güvenliğini ön planda tutarak nasıl devam edebileceğimizi görmek için düşüneceğimiz bir süreç olarak ele almamız lazım. Sinema sektörünün kısa sürede eski haline dönmesi için yapılabilecek en etkili şey bu; insanlara güvenli bir ortam sağlamak. Eğer bunu ön plana koyabilirsek insanların hızla tekrar salonlara dönmesini sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Sinemaya gitmek başlı başına bir deneyim olduğu için, seyircilerin sinema salonlarını yalnız bırakmayacağına inanıyorum.

Bu dönemde Başka Sinema filmlerinin gösterimi için BluTV ile iş birliği yaptınız. Bu iş birliği nasıl ortaya çıktı?

“Bu süreç içerisinde seyircilerimize hayatı kolaylaştıracak bir şey yaratabilir miyiz?” diye düşünmemizle ortaya çıktı. Oldukça geniş ve sadık bir seyirci kitlemiz var. Başka Sinema olarak üstümüze düşenin, sinema salonları geçici bir süre kapalıyken seyircilerimizi yalnız bırakmamak olduğuna inanıyoruz. Başka Sinema filmlerinden keyif alanlara korona öncesi hayattan bir deneyim sunmak ve onları bir nebze de olsa mutlu edebilmek istedik. Bu doğrultuda, sinemalarda buluşamadığımız seyircimizle, BluTV iş birliğiyle evlerinde buluşmayı hayal ettik.

Sinema sektörü salgının sebep olduğu yaraları nasıl sarabilir? Bunun için şimdiden nasıl adımlar atılabilir?

Sürece dair umut sahibi olmamız, dikkatsiz ya da aşırı optimist bir şekilde ilerleyeceğimiz anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bir süre salonların daha az seyirciyi ağırlaması üzerine düşünmemiz gereken çok olası bir durum. Özellikle de yaz aylarında zaten seyirci rakamlarında bir düşüş olduğunu göz önünde bulundurursak... Hem Türkiye’de hem de dünyada sinema salonlarının ayakta kalabilmesi için çok farklı ve yaratıcı projeler yürütülüyor. Bizim BluTV ile iş birliğimiz bunların bir parçası. Alamo Drafthouse gibi sinema salonlarının dijital gösterimlere başlaması, çeşitli ülkelerdeki filmlerin elde edilen kârları sinema salonlarına aktarması gibi hareketler ise ancak dayanışmayla bir şeyler başarabileceğimizi gösteriyor. Bunun dışında yakın zamanda Bir Film, ‘Karışık Kaset’ ve ‘Dipdip: Bir Okyanus Macerası’ filmlerini hasılattan herhangi bir pay talep etmeden sinema salonlarının gösterebileceğini duyurdu. Sinema salonlarından yapımcılara, seyircilerden dağıtımcılara; sektörün tüm aktörlerinin beraber çözüm üreterek süreci en az zararla atlatması mümkün.

Dünyanın farklı yerlerinde arabalı film gösterimleri gerçekleşiyor. İleride sinema deneyiminin bu yöne kayması, evde film izleme oranlarının daha da artması gibi durumlar söz konusu olabilir mi?

Açık hava gösterimleri, arabalı sinemalar nasıl toplu film izleme deneyiminin daha önce bir parçasıysa, şimdi de bu toplu deneyimi özleyen seyircinin hayatına tekrar giriyor. Korona öncesi de açık hava sinemasının hayatımızda tekrar yer aldığını görmeye başladık. Evde film izleme meselesine gelirsek, her gün evde kalıp bir ya da iki ya da daha fazla film izleyenler, toplu film izleme deneyimini ne kadar özlediklerini fark etti. Son dönemde online streaming’in de artmasıyla sinemaların öleceğine dair bir endişe var. Bu endişeyi anlayabiliyorum ancak evde film izlemek uzun zamandır hayatımızın bir parçası. Televizyonu olan komşuda toplanmaktan, DVD kiralayarak arkadaşlarımızda film geceleri yapmaya, evde film izlemek hep hayatımızın bir parçası oldu. Ama bu, sinemayı bir grup olarak deneyimleme isteğimizi köreltmedi. Hâlâ festivallerde biletler tükeniyor, bir film vizyona gireceği zaman arkadaşlarımızla program yapıp beraber filmlere koşuyoruz. Virüsün kontrol altına alınmasıyla beraber insanların da toplu film izleme isteği geri dönecektir çünkü sinemaya dair en temel şeylerden biri farklı gözlerin aynı deneyimi yaşayıp sonra üzerine konuşması ve fikir üretmesi. Bu yüzden tek başımıza bir film izleyip beğendiğimizde başkalarıyla konuşmak, insanları o filmi izlemeye teşvik etmek istiyoruz. Tek başına film izleyip kimseyle paylaşmamanın basit bir tüketimden farkı yokken, başka seyircilerle üzerine tartışmak, konuşmak hatta şakalaşmak sizi pasif bir rolden çıkarıp bir şeyler üretmeye davet ediyor. Dolayısıyla gerekli önlemlerin alınması, önlemler alınana kadar alternatifler oluşturulması gibi yöntemlerle toplu film izleme deneyiminin, hele de bir filmi sinemada izlemenin farkını hepimiz bu kadar iyi bilirken, köreleceğini sanmıyorum. Bence burada esas mesele seyircinin isteğinin azalması değil; ekonomik sıkıntıların ve alım gücünün düşmesinin seyirciyi sinemadan uzaklaştırma tehlikesi.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm