Flora
Flora

DOĞA, DİJİTAL SANATLA BULUŞURSA...

"Dijital sanat, sanatın diğer alanlarıyla hiç ilgilenmeyenler için bile ilgi çekici olabiliyor.”

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Kalyon Kültür’de dijital sanat temalı bir sergi gerçekleştirme fikri nasıl ortaya çıktı?

Ceren Arkman: Irmak (Arkman) ve benim uzmanlık alanımız dijital sanat ve tasarım. 18 senedir bu alanda proje üretiyoruz.

Kalyon Kültür’le çalışmaya başladığımızda kuvvetli olduğumuz bu alana ağırlık vermek istedik. Ayrıca dijital sanatın çok güncel ve geniş kitlelere hitap eden bir sanat dalı olduğunu düşünüyoruz. Bu da Kalyon Kültür’ün kapsayıcı ve yenilikçi olma misyonuyla örtüşüyor.

‘Flora’ sergisi adından da belli olduğu üzere doğa ve sanat ilişkisine odaklanıyor. Bu tema nasıl belirlendi?

Ceren: Sanat, tarih boyunca hep doğayla yakın bir ilişki içindeydi. Ama doğa tasvirlerinin daha fazla ön plana çıktığı dönemler görmek mümkün. Mesela 17. yüzyıl Hollanda’sı buna bir örnek. Dijital sanatta da doğaya ciddi bir ilgi olduğunu görüyoruz. Doğaya ve doğanın geleceğine ilginin artması da bu yönelime katkıda bulunuyor. Bu nedenle doğa tasvirlerine odaklanan bir sergi yapmak için uygun bir dönem olduğunu düşündük. Bunun içine bir de fidan dikim projesi yerleştirdik. Her ziyaretçi için fidan dikimi yaparak sergimizin doğayla olan bağını gerçek hayata da taşımayı hedefliyoruz.

‘Flora’; Anna Ridler, Clement Valla, François Quévillon, Mat Collishaw, Mustafa Hulusi, Pascual Sisto, Quayola, Ryoichi Kurokawa ve Sabrina Ratté’nin işlerine yer veriyor. Sergide yer alacak sanatçılara nasıl karar verdiniz? Serginin ortaya çıkış sürecinden bahsedebilir misiniz?

Irmak Arkman: Dijital sanat alanında sergilere yoğunlaşma kararı verdiğimizde bir anlamda bu alanın bilinirliğini artırma konusunda da çalışma kararı vermiş olduk. Bu nedenle ilk sergimizde alanın ilk kadın sanatçılarından Avusturyalı Lia ile çalıştık ve yazılım tabanlı eserlerin alıştığımız klasik sanat eserlerinden farklılıkları konusunda farkındalık yaratmaya odaklandık.

Bütün sergilerimizde alanın öncü isimlerinin işlerini sergilemeye ve bu isimlerin Türkiye’deki bilinirliğini artırmaya önem veriyoruz. Bu serginin listesini hazırlarken de böyle bir amaçla yola çıktık. Alanın en önemli ödülü sayılan Golden Nica’ya layık görülen ve Moma, Tate Modern, Venedik Bienali, Centre Pompidou gibi herkesin aşina olduğu önemli mekanlarda eserleri sergilenmiş olan isimleri bir araya getirmeye çalıştık.

Kişisel çalışma sürecimizde genelde düzenli olarak birlikte çalıştığımız ve geçmişte verimli ortaklıklar gerçekleştirdiğimiz bir sanatçı listesiyle projeye başlıyoruz. Birlikte rahat çalıştığımız bu isimlerle projeye uygun işler üzerinde anlaştıktan sonra, bu işlerin çevresine yeni işler ve sanatçılar ekleyerek projeyi genişletiyoruz. Dolayısıyla her sergide düzenli olarak birlikte çalıştığımız sanatçılardan örnekler ve ilk defa birlikte çalıştığımız, Türkiye’deki izleyici kitlesi için de yeni olan isimler bir araya geliyor.  

Dijital sanatı, bu alana dair hiçbir fikri olmayan birisine nasıl anlatırdınız?

Ceren: Dijital sanat günümüzün sanatı diyebiliriz. İçinde yaşadığımız dönemi en iyi anlatan sanat. Z kuşağı ve Alfa kuşağı zaten dijital dünyanın içine doğdu.

Dijital hayat onların ana dili, kendilerini ifade etme alanı. Ama internet ve akıllı telefonlar öncesi dünyayı bilmeyen bu kuşaklar dışındaki her yaştan insanın da gündelik hayatında ciddi bir dijital okuryazarlığa ulaştığını söylemek yanlış olmaz. Günlük hayatımızda sürekli bilgisayarlarla, cep telefonlarıyla, farklı boyutlarda ekranlarla etkileşim halindeyiz. Bu dünya hepimiz için tanıdık ve ilgi çekici. Bu nedenle dijital sanat, sanatın diğer alanlarıyla hiç ilgilenmeyenler için bile ilgi çekici olabiliyor.   

Dijital sanatın son dönemdeki yükselişini tetikleyen etmenler neler oldu? Bu alanın geleceğine dair öngörüleriniz neler?

Ceren: Hayatımıza bilgisayarların ve internetin hakim olmadığı bir dönemi hatırlayanların sayısı giderek azalıyor. Bu dönemleri hatırlayanlar bile o zaman nasıl hayatımızı devam ettirebiliyorduk diye düşünüyordur. Sürekli bir etkileşim beklentimiz var. Hareketli görüntüler arıyoruz. Hayat bizi dijital sanata doğru itiyor. Son dönemlerde artan ilginin bir nedeni de NFT.

Bu konu, sanat ortamını bir anda ekonominin orta noktasına çekti. Sanat elbette ekonominin bir parçası ve 2000’lerden sonra artan bir ivmeyle yatırım aracı olarak görülüyor. Ama sanat dünyasının dışındaki insanlar bunun çok da farkında değildi. NFT ile bir anda kazanılan paralar çok yükselmeye başladı. NFT olarak satılan sanat eserleri genel nüfusa yayılan Bitcoin çılgınlığının bir parçası haline geldi. Bu ağırlıklı olarak spekülasyona dayanan ekonomik patlama döneminin ne kadar devam edeceğini öngörmek zor.

Her ekonomik köpük gibi bir noktada kuvvetini kaybetmesi daha büyük olasılık. Ama ekonomik ilginin azalması, dijital sanata olan ilginin azalacağı anlamına gelmiyor.

Diğer sanat alanları içinde giderek artan bir ağırlığı olacağını ve ilerleyen teknolojilerle giderek daha şaşırtıcı noktalara evrileceğini düşünüyoruz. 

‘Flora’, Kalyon Kültür’de gerçekleşecek bir sergi serisinin ilk etkinliği. ‘Flora’ ve daha sonra gerçekleşecek sergiler arasında ne gibi ortak noktalar olacak? Serinin diğer sergileri ne zaman gerçekleşecek?

Irmak: Doğa temasına odaklanan bir sergi serisi planlıyoruz. Bu serinin ilk sergisi olan ‘Flora’ dijital sanatçıların doğayı nasıl yorumladığına odaklanıyor. Serinin ikinci sergisi ‘Touched by Mankind / İnsan Eli Değmiş’ ise gerçek hayatta insanların doğayı nasıl dönüştürdüğünü takip eden eserlere odaklanacak ve İstanbul Bienali ile eş zamanlı gerçekleşecek.

‘Flora’ sergisi paralelinde Kalyon Kültür’de etkinlikler olacak mı? Hangilerini kaçırmamamızı tavsiye edersiniz?

Irmak: Artan Covid vakaları nedeniyle Ocak ve Şubat aylarında etkinlik programımıza ara verme kararı aldık. Ama her şey yolunda giderse düzenli etkinlik takvimimize Mart itibarıyla geri dönmeyi planlıyoruz. Mart başından itibaren sergi sonuna kadar bir paralel etkinlik programımız olacak. Bu programda doğa temalı seminer ve atölyeler de yer alacak. Bu atölyelerin Kalyon Kültür’ü yeni bir boyuta taşıyacağına ve yeni bir izleyici kitlesiyle buluşturacağına inanıyoruz.

Son olarak sizin çalışmalarınızdan bahsedelim. Kalyon Kültür’ün sanat ve etkinlik direktörlüğünü üstlenmeden önce neler yaptınız? Küratörlük yolculuğunuz nasıl başladı ve devam etti?

Irmak: 18 sene önce kâr amacı gütmeyen bir video festivaliyle yola çıktık. Hem Türkiye’de hem yurt dışında özellikle dijital sanat ve tasarım alanında pek çok öncü etkinliğe imza attık. Sokak sanatı ve müzik odaklı projeler de gerçekleştirdik. Organik bir gelişim gösterdiğimizi ve dünyadaki trendler kadar izleyicilerden ve katılımcılardan gelen talepler ve ihtiyaçlarla gelişimimizi devam ettirdiğimizi söylemek mümkün. Her projemizde kapsayıcı bir yaklaşım benimsedik ve sanatla ilgilenmeyenleri de bu alanın içine çekmeyi hedefledik. Türkiye’de en çok bilinen işlerimiz arasında Kurye, Offf Istanbul ve Grid festivalleri, yaratıcılığını üstlendiğimiz Plugin, Red Bull Art Around ve Akbank Sanat’ta gerçekleşen yeni medya sergileri ‘Monochrome’ ve ‘Yokyerler’ yer alıyor.

Flora’, 16 Nisan’a kadar Kalyon Kültür’de. Rumeli Caddesi Taş Konak 6B, Nişantaşı. kalyonkultur.org

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm