1. Muhsin Akgün

Görgün Taner - İKSV Genel Müdürü / Özlem Ece - İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü

Kültür sanat dünyası pandemiden nasıl etkileniyor? Alınan önlemler uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracak? Farklı alanlardan isimlerle görüşerek bu soruların yanıtını aradık.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Tiyatrolardan sinemalara ve galerilere kadar tüm kültür sanat mekanları bir süredir kapalı. Bu durum Türkiye’de kültür sanat hayatını nasıl etkiliyor?

Özlem Ece Kültür sanat alanı çok zor bir dönemden geçiyor. Bu alanın en temel özelliklerinden biri, insanları bir araya getirmekti. Şu anki durumda ise tiyatrolardan sinemalara, müzelerden yayınevlerine ve bağımsız sanatçılar ile tasarımcılara, kültür sanatın üretimine ve yaygınlaşmasına katkıda bulunan pek çok kişi ve kurum faaliyetlerini ertelemek veya iptal etmek zorunda kaldı. Bu esnada da çoğu kurum ve sanatçı, izleyicileri ve ziyaretçileriyle etkileşimini kesintisiz sürdürmek için dijital platformlarda yeni ve yaratıcı yöntemler geliştirmeye gayret ediyor. İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün yayımladığı bir araştırma (Covid-19 Salgınının Türkiye’de Gelir Dağılımına Etkisi ve Mevcut Politika Seçenekleri, Nisan 2020) kapsamında, Türkiye’de salgının ekonomik etkisi 18 farklı sektör üzerinden incelenmiş ve her birinin süreçten ne şekilde etkilenebileceğine dair veriler paylaşılmış. Buna göre, kültür ve sanat hizmetlerinin, inşaat, konaklama ve yiyecek ve gayrimenkul hizmetleri ile birlikte bu süreçten en kötü şekilde etkilenen kategoriler arasında olduğu görülüyor. Rapor, süreçten en kötü şekilde etkilenen bu sektörlerde gelir kayıplarının yüzde 75’e kadar çıktığını söylüyor. Bu çarpıcı veri, gerekli kamusal tedbirler alınmazsa Türkiye’de zaten oldukça kırılgan olan kültür sanat dünyasının geri dönüşü olmayan zararlar görebileceğini gösteriyor. İKSV olarak bu alanda atılabilecek adımları ve önerilerimizi Nisan sonunda yayımladığımız, ‘Pandemi Sırasında Kültür-Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları’ başlıklı politika metninde kamuoyuyla paylaştık.

Sizce 2020’de kültür sanat hayatının eski haline dönmesi mümkün mü?

Görgün Taner Pandeminin yayılma hızı yavaşladığında kültür sanat hayatının eski canlılığına dönmesi ne kadar mümkün olacak, ‘yeni normal’ kültür sanat hayatına ne gibi değişiklikler getirecek tahmin etmek zor, hep birlikte göreceğiz. Kültür sanat etkinliklerinin eski temposuna kavuşması bir süreç gerektirecek elbette; araştırmalar 2020 boyunca insanların kapalı alanlarda, kalabalık ortamlarda bir araya gelmeye sıcak bakmayacağını gösteriyor. Dönüş sürecinde açık alanlardaki etkinlikler ya da sosyal mesafe uygulamasının hayata geçirilebileceği kapalı ama iyi havalandırılmış büyük mekan alternatifleri öne çıkacaktır.

Mekanlar açıldıktan sonra kültür sanat dünyasını nasıl bir süreç bekliyor?

Özlem Sürecin bize neler göstereceğini tam olarak bilemesek de, kültür ve sanat hayatının kısa ve orta vadeli yeni düzenlemelerle insanların bir araya gelme ihtiyacına cevap vermeye çalışacağını tahmin edebiliyoruz. Sanat kurumları salgının başlangıcından bu yana çevrimiçi etkinlikler ve dijitale taşınan arşivler sayesinde ayakta kalmayı başarsa da izleyicilerle yeniden temasa geçmek, rezervasyon sistemlerini etkinleştirmek, ekonomik sebepler yüzünden taşınmak zorunda kalmamış personel bulmak ve mekanlarını yeniden çalışır hale getirmek için kayda değer bir çaba harcamak zorunda kalacak. Ayrıca kültürel mekanların ve izleyici kabul koşullarının fiziksel olarak yeniden düzenlenmesinden sahne üzerindeki gösterilerin süresine ve yöntemine, kamusal alanlardaki çeşitli hijyen tedbirlerinden etkinliklerin biletleme sistemlerine kadar bütün ayrıntıların yeniden gözden geçirilmesi gerekecek. Dolayısıyla bu sürecin en az zararla atlatılabilmesi ve önlemlerin uygulanabilmesi için kamu ve özel sektör aracılığıyla oluşturulacak yeni teşvik ve destek mekanizmalarına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulacak.

Türkiye’de ve dünyada kültür sanat çalışanları, salgının sebep olduğu yaraları nasıl sarabilir?

Özlem Dünyanın her tarafında sanat aracılığıyla kurulan bağların ve dayanışma ağlarının güç kazandığı bu olağanüstü dönemde kültür sanat alanındaki aktörlerin de amaçlarını ve hedeflerini yeniden gözden geçirip, toplumsal fayda yolunda kendilerine yeni stratejiler belirleyeceğini düşünüyorum. Gazeteci ve yazar Simon Mundy’nin bu süreçte dile getirdiği soruları da çok anlamlı buluyorum. “Küresel iklim krizinin üstesinden gelmek için harekete geçmeye ve adil gelişmede kültürün önemli bir rol oynadığını kabullenmeye hazır mıyız? Peki, toplumsal eşitsizliklerle mücadele etmeye ve dayanışmaya öncelik vermeye hazır olacak mıyız?” Bunları yapmayı başarabilirsek, içinde bulunduğumuz krizden aynı sürdürülebilir hedefler için çalışan, sımsıkı kenetlenmiş ve güçlü bireyler ve kurumlar olarak çıkmamız mümkün olabilir.

İKSV’nin pandemi sonrası için ne gibi planları var?

Görgün Pandemi sonrası planlarımızda dijital dönüşümü hız kesmeden sürdürmek var. Fakat bu elbette fiziksel olarak bir araya geldiğimiz etkinliklerin önüne geçmeyecek. Öncelikli planımız ve umudumuz bir an önce etkinliklerimizde sanatseverlerle buluşmak. Öyle görünüyor ki belki bir süreliğine, belki de kalıcı olarak, takvimimize dijital etkinlikler de eklenecek. Pandemi sonrası dönem planlarında öne çıkan iki şey ise tasarruf ve sadeleşme olacak. En azından bir süre çok büyük prodüksiyonlu konserler, oyunlar, etkinlikler göremeyeceğiz muhtemelen. Her alanda olduğu gibi kültür sanat alanında da sade bir dönem bizi bekliyor.

Dünyada kültür sanat dünyası salgınla nasıl baş ediyor? Bu konuda Türkiye’ye örnek sayılabilecek senaryolar var mı?

Özlem Dünyada yaratıcı sektörlerin bu süreçten zarar görmeden faaliyetlerine devam edebilmesi için çeşitli destek paketleri açıklandı. Hükümetler bu yolda kültür sanat sektörü ve yaratıcı endüstrilere yönelik ekonomik teşvik ve destek modelleri yarattı. Filantropik kuruluşlar dönemin ihtiyaçlarına özgü fonlar oluşturdu, bağımsız sanatçı, tasarımcı ve kültür çalışanlarına kolaylıklar ve maddi destekler sağlandı. Kültür kurumları ve sivil toplum kuruluşları ise fiziksel mesafelenme dönemindeki sanatsal üretimin devamı için çaba sarf etti.

Avrupa’daki örnekler arasında Fransa’ya baktığımızda, kültür sanat alanına yönelik acil durum fonlarının sanat disiplinlerine göre ayrılan resmi kurumlar aracılığıyla dağıtıldığını görüyoruz. Örneğin, müzik sektörü için 11,5 milyon avro, performans sanatları için 5 milyon avro, yayıncılık sektörü için 5 milyon avro, görsel sanatlar sektörü için 2 milyon avro ve sanat galerileri için 2 milyon avroluk acil durum fonu oluşturulmuş. Bunun yanında bölgesel düzeyde salgın yüzünden iptal edilen kültürel etkinlikleri düzenleyen kurumlara yönelik destek paketleri hayata geçirilmiş. Bu yaklaşımın ve fonlama mekanizmasının yönteminin Türkiye’ye de ışık tutabileceğini düşünüyorum.

Pandemi öncesinde Türkiye’de kültür sanat dünyasının en büyük sorunu neydi? Pandemi sonrasında bu durum nasıl değişecek?

Özlem Ülke çapında kültür sanata yaygın erişim ve katılım için gerekli altyapı ve olanakların bulunmaması her zaman en büyük sorunlarımızdan biri. İçinden geçtiğimiz bu kriz döneminde dünyada yaratıcı sektörlere yönelik teşvik ve destek paketlerine baktığımızda, kamu kurum ve kuruluşlarının kültür hayatında düzenleyici ve altyapı hazırlayıcı bir rol oynadığını görüyoruz. Türkiye’de pandemi sonrasında bu sürecin etkin şekilde işlemesi ve kültürel hayatın canlılığını sürdürmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın genel bütçe içindeki payının yükseltilmesinin etkili olacağını söylemek mümkün.

Pandemi sonrasında sizce İstanbullular özlemle kültür sanat mekanlarını dolduracak mı?

Görgün Pandemi sürecinin kazananları bilim, sağlık, teknoloji ve sanat oldu. Bu dördünün önemi çok daha iyi anlaşıldı. Evde kaldığımız bugünlerde canlı konserler seyrediyoruz, sanal müze turları yapıyoruz, webinar’lar izliyoruz… Fakat bence herkes fiziksel olarak bir etkinlikte bulunmayı, bir konser izlemeyi, bir sanat eserini gerçekten görmeyi, sanatı sevdikleriyle birlikte deneyimlemeyi, bir sanat etkinliğindeki duygu transferini özledi. Bu yüzden pandemi sonrası süreçte fiziksel olarak hazır bulunacağımız etkinliklerin güçlü bir şekilde geri döneceğini tahmin ediyorum. Fakat bu elbette birdenbire olmayacak, biraz zaman alacaktır.

Çoğumuzun evden çalıştığı bu dönemde işinize dair en çok neleri özlüyorsunuz? Evden çalışmakla ilgili ne hissediyorsunuz?

Görgün Evden çalışmanın artıları da var eksileri de. Büyük bir zaman tasarrufu sağlıyor öncelikle. Toplantılar için bir yerden bir yere gitmek, yollarda saatler harcamak yerine çevrimiçi çözümlerle insanlar anında bir araya gelebiliyor. Fakat ben bu dijital kuşağın bir üyesi olmadığım için insanlarla bir araya gelememek hoşuma gitmiyor. İKSV olarak, normal şartlar altında Nisan ayında İstanbul Film Festivali’ni, Haziran’da İstanbul Müzik Festivali’ni, Temmuz’da İstanbul Caz Festivali’ni düzenleyecektik. İşe dair, fiziksel olarak bu festivallere katılmayı, etkinliklerde sevdiklerimle güzel anılar paylaşmayı, insanların iyi vakit geçirdiklerine şahit olmayı özlediğimi söyleyebilirim. 

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm