Ayşe Türemiş
Ayşe Türemiş
Ayşe Türemiş

Hattın ucunda: Ayşe Türemiş

Gerçekçi sulu boya tekniğiyle hikayesi olan tarihi ve kültürel yapıları resmeden sanatçı Ayşe Türemiş ile ‘İstanbul: Bitmeyen Resim’ adlı kişisel sergisini konuştuk.

Reklâm

İstanbul odaklı eserler üretme fikri nasıl doğdu?

İstanbul’da yaşıyorum, çalışıyorum ve bu şehri çok seviyorum. Güzel sanatlar eğitiminin verdiği farkındalığa bu sevgi eklenince, her gün önünden geçip fark etmediğimiz yüzlerce detay olduğunu ve bunun kaydedilmesi gerektiğini düşündüm. Resimli bir günlük mantığıyla çalışmaya başlamıştım; bir kapı, bir sokak... Beyoğlu, Tarihi Yarımada, Boğaziçi derken pek çok koleksiyon, büyük bir arşiv oluştu.

‘İstanbul: Bitmeyen Resim’ başlığının arkasındaki hikaye nedir?

İstanbul’un katmanlı yapısından yola çıktık. Bu şehir her taşının altında bir sürpriz barındırıyor sanki. Binlerce yıllık tarih, kültür birikimi, halen geçirmekte olduğu değişim ve dönüşüm derken anladım ki benim için hiç bitmeyen bir resim oldu bu şehir. Ne kadar çalışırsam çalışayım, her defasında beni yeniden şaşırtacak bir şey çıkıyor karşıma. ‘Bitmeyen Resim’ hem İstanbul’un kendisi hem de benim onunla bitmeyen ilişkim için seçtiğim bir başlık.

Ayşe Türemiş
Ayşe Türemiş

Sulu boya gibi akışkan bir teknikle mimari formları nasıl buluşturuyorsunuz?

Sulu boyanın akışkanlığında, rastlantısallığında büyük bir özgürlük var. Mimarinin keskinliğini yumuşatan, ışık ve gölgeyi en iyi yansıtan teknik bence sulu boya. Şeffaflığı ve hafifliği, hızla değişen ve izlerini sürekli kaybeden bu şehirle çok örtüşüyor.

İstanbul’un hızla değişen yapısını resmetmek size neler hissettiriyor?

Bazen resmettiğim bir yapı, tamamlandıktan kısa bir süre sonra yıkılıyor veya tamamen dönüşüyor. Bu kırılganlık beni çok etkiliyor. Bir yandan üzücü çünkü şehrin hafızasından parçalar eksiliyor. Öte yandan resim yaparken içimde bir sorumluluk hissi doğuyor: “En azından bu haliyle burada kalsın.” Eserlerim biraz da kaybolan İstanbul’a tuttuğum bir kayıt gibi. Bir sanatçı olarak çok sevdiğim bu şehre saygımı sunma şeklim.

İstanbul’da resmetmekten en çok keyif aldığınız semtler hangileri?

Hayatımın büyük bölümünü geçirdiğim Beyoğlu elbette. “Herkes Beyoğlu’ndan başlar,” diye bir cümle duymuştum. Ben de buradan başladım çalışmaya, hem ilk aşk hem de “son bakışta aşk”... Sadece İstiklal Caddesi değil, Fındıklı’dan Perşembe Pazarı’na, Kuledibi’nden Tophane’ye katmanlı bir tarih duygusu, detay zenginliği, beni her seferinde etkiler ve besler. Ve bu şehrin denizle ilişkisi; yalıları, erguvanları, martıları, vapurları, iskeleleri, suyun ve ışığın oyunları, yansımaları, hem yaşamaktan hem çalışmaktan en çok keyif aldığım detaylar...

İstanbul’un geçmişi ve bugünü arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

Birincisi, artık var olmayan yapıları değil, günümüzde işlev değiştirmiş de olsa varlığını sürdüren mimariyi çalışıyorum. Taşın, ahşabın, metalin hafızasını hissederken, tarihi mekanların insanla ve değişen zamanla kurduğu ilişkiyi de bir grafiti ya da Vita kutusuna ekilmiş çiçek gibi görüyorum. Dengeyi kurduğum nokta tam da bu: Bir nostalji yaratmak değil, zamanın katmanlarını yan yana gösterebilmek. İstanbul’u sadece idealize etmek değil, gerçekliğiyle birlikte sevmek.

Bu sergi sonrası için projeleriniz neler?

Kişisel sergi açmama olanak tanıyan İBB Kültür ve İBB Miras’a desteklerinden ötürü teşekkür ederek başlayayım. Gerçekleştirmeyi arzu ettiğim projelerden biri kamu sergisi açmaktı. Mecidiyeköy Sanat, İBB’nin Mecidiyeköy meydanındaki yeni düzenlemesiyle adeta bir vahaya dönüşmüş. Sergimin burada gerçekleşiyor olması benim için çok özel. Bundan sonraki süreçlerde kafamda birkaç proje daha var İstanbul ile ilgili. Klasik yaklaşımım devam edebilir, çok konu var çünkü. Ancak bunun yanında daha farklı, çizgi roman tarzı denemeler yapmak istiyorum. Çizgi romana benzeyen bir dil; değişik kadrajlar, kare kare ilerleyen bir hikaye anlatımı... Eskiden beri sinemaya olan ilgim ve heyecanım, umarım beni yeni bir aşamaya taşır.

‘İstanbul: Bitmeyen Resim’ 8 Şubat tarihine dek pazartesi günleri hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ücretsiz olarak Mecidiyeköy Sanat’ta ziyaret edilebilir.

Tavsiye edilen
    Reklâm