Iraz Yöntem - Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı

Kültür sanat dünyası pandemiden nasıl etkileniyor? Alınan önlemler uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracak? Farklı alanlardan isimlerle görüşerek bu soruların yanıtını aradık.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Tiyatro Kooperatifi nasıl ve ne zaman kuruldu? Pandemi öncesinde ne gibi çalışmalar yapıyordunuz?

Tiyatro Kooperatifi, mesleki alanda özel tiyatroları temsilen, tiyatro sektöründeki tüm üretim ve uygulama süreçlerinin iyileştirilmesi ile profesyonelleşmesini hedefleyerek Haziran 2019’da kuruldu. Kısa vadede tiyatroların üzerindeki maddi yükü azaltmak, orta vadede gelirlerinde artış sağlayacak çalışmalar yapmak, uzun vadede mesleki alanda yasal mevzuat değişiklikleri yaptırabilmek için kurulmuş bir sosyal kooperatifiz. Başta ortağımız olan tiyatrolar olmak üzere, sektörün tüm bileşenleri için ortak çatı, bilgi ve danışma merkezi olmak amacıyla yeni bir seminer dizisi başlatmıştık. İlk seminerin konusunu ise ‘Tiyatrolarda SGK ve Vergi Teşvikleri, Güncel Mevzuat Değişiklikleri’ oluşturdu. Gelecek seminerlerin ise bütçe yönetimi, sanatsal üretim süreci yönetiminin sürdürülebilirliğe etkileri, yerel/ulusal/uluslararası kurumlarla iletişim ve iş birliği kurma yöntemleri gibi özel tiyatrolar için kapasite geliştirmeyi amaçlayan farklı konulara odaklanmasını planlanıyorduk ama pandemi süreci bizim de planlarımızın yönünü değiştirdi.

Pandemiden en çok etkilenenlerden biri kültür sanat dünyası oldu. Önlemler kapsamında tiyatrolar da bir süredir kapalı. Bu durum Türkiye’de tiyatro dünyasını nasıl etkiliyor? Uzun vadeli etkiler neler olacak?

Kültür sanat hayatının yaşaması önemli. İnsanlar evlere kapanınca ilk tutundukları şeylerden biri sanat oldu. Sanatın olmadığı bir dünya düşünmek çok zor. Bu zor günlerimizde bize güç veren sanat için daha çok çalışmalı, ona sahip çıkmalıyız… İlk vakanın açıklanmasının ardından birçok tiyatro, duydukları hassasiyet ve endişe nedeniyle resmi karar çıkmadan önce kendi kendilerine kapılarına kilit vurdu. Genelge yayınlandıktan sonra da zaten iş yerleriyle beraber tiyatrolar da kapatıldı.

Bu süreçte vergiler ve sigorta primleri öteleniyor ancak ödemeler devam ediyor. Sahnesi olan tiyatrolar kira ödemek zorunda. Stopaj vergisi bugün ödenmese bile ötelendiği için yarın yine ödenmek zorunda. Faturalar kesilmeye devam ediyor. Dolayısıyla burada büyük bir korumaya ihtiyacımız var. Eğer bu korumadan mahrum kalırsak uzun vadede bu kurumların yaşaması ne yazık ki mümkün olmayacak.

Tiyatro Kooperatifi olarak salgın döneminde #BizdeYerinAyrı adlı bir destek projesi başlattınız. Bu proje nasıl ortaya çıktı?

Kovid-19 salgını nedeniyle bütün gelirleri kesilen ve zor günler geçiren özel tiyatrolara katkı sağlanabilmesi için, #BizdeYerinAyrı başlıklı seyirci destek programını hayata geçirerek tiyatro sektörüne destek olmayı amaçlıyoruz. Destek programına katılan tiyatro severler, birçok tiyatronun yeni sezon oyunlarında hem yerini ayırtmış oluyor hem de bugün sektörün yanında oluyor. Farklı ücretlerde birçok paket sunarak herkesin tiyatroya destek olabilmesine imkan sağlayan #BizdeYerinAyrı programına ait paketler, hem bireyler hem de kurumlar tarafından satın alınabiliyor. Paketleri satın alanlar, 30 Haziran 2021 tarihine kadar, programa dahil olan tiyatroların sahnelediği oyunlara bugünden rezervasyon yaptırabiliyor.

Normalleşme sürecine dair öngörüleriniz neler? Sizce 2020’de tiyatro izleme deneyiminin eski haline dönmesi mümkün olacak mı?

Sinema, tiyatro ve açık hava konserleri gibi etkinliklerin Temmuz’da başlaması konuşuluyor. Toplu etkinliklere sayı kısıtlaması ile izin verilmesi de planlar arasında. Konserlerde birer koltuk boşluk bırakılacağı ve performansların maskeyle izlenebileceği de yine konuşulan konulardan biri. Sanatın iyileştirici ve bütünleştirici gücü yadsınamaz bir gerçek. Bugünler atlatıldıktan sonra da yine en çok sanata ihtiyaç duyulacak. Hiçbir şeyin normale dönemeyeceğini söylüyor bilim insanları; dolayısıyla bizler de nasıl bir deneyim yaşayacağımızı şimdiden pek kestiremiyoruz. Ama yeni formüller bulunacak muhakkak; tiyatronun insanla temas eden bir sanat olduğu gerçeği bence hiçbir zaman değişmeyecek.

Türkiye’de ve dünyada tiyatrolar, salgının sebep olduğu yaraları nasıl sarabilir? Bunun için şimdiden nasıl adımlar atılabilir?

Aslına bakarsanız dünyayı takip ediyoruz. İlk olarak sosyal mesafenin korunması için koltuk sayılarının azaltılması söz konusu.  Belki de bu yeni gerçeklik karşısında mekan tasarımları değişecek. Bunu hep beraber keşfedeceğiz. Yine açık hava alanlarının daha çok kullanılması ilk etapta düşünülebilir.

Dünyada tiyatrolar salgınla nasıl baş ediyor? Bu konuda Türkiye’ye örnek sayılabilecek senaryolar var mı?

Yurt dışında Almanya, İngiltere gibi ülkeler zaten tiyatrolara dair çok güçlü politikaları olduğu ve sadece bilet gelirine dayanmadıkları için bu dönemi daha kolay atlatabiliyor. Birleşik Krallık, sanatçılara yönelik 192 milyon dolarlık bir yardım paketi oluşturdu. Almanya ise sanatçılara ve sanat kurumlarına 9.000 ile 15.000 avro maddi destek sağlamaya başladı. Kendisi de koronavirüse yakalanan Fransa Kültür Bakanı Franck Riester, hükümetin açıkladığı 1 milyar avroluk destek paketi kapsamında yazar ve sanatçıların kişi başı 1.500 avroluk bir destekten yararlanabileceğini duyurdu. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Pandemi öncesinde Türkiye’de tiyatroların en büyük sorunu neydi? Pandemi sonrasında bu durum nasıl değişecek sizce?

En önemli konu üzerimizdeki ağır vergi yükü. Özel tiyatrolar olarak tabi olduğumuz birçok yasal mevzuat var. Bu mevzuatlara göre tiyatrolar ticari işletme olarak değerlendiriliyor. Bir bakkal, market veya restorandan farkları yok maalesef. Geniş bir mevzuat değişikliğine ihtiyacımız var, biz de bu konu üzerinde çalışıyoruz. Hep altını çizdiğimiz bir konu var; kooperatifin uzun vadeli hedefi yasal değişikliklerle Türkiye’de tiyatro sanatının dünya standartlarında yapılması için yasal zemini oturtmak. Bizim bu uzun vadeli hedefimiz Kovid-19 süreciyle birlikte hızlandı biraz da. Tiyatro sanatının kamusal bir hizmet olduğunun ön kabulüyle mevcut yasal düzenlemelerdeki eksikleri tespit ederek mevzuatın iyileştirilmesi için ilgili makamlara önerilerde bulunmaya devam ediyoruz.

Pandemi sonrasında sizce tiyatro izleyicisi özlemle salonları dolduracak mı?

Bizim gibi toplumlarda insan bağı çok kuvvetli ama elbette bir sürü insanın çekincesi olacaktır. Birçok insanın da nefes aldığı alanların sanat olduğunu tekrar hatırlayacağını düşünüyorum. Yeniden o hayatın içine girmek isteyeceklerdir. Yeni normal ne olacak bilemediğimiz için net cümleler de kuramıyoruz. Bireyler olarak da yeni alışkanlıklar, refleksler geliştirmemiz gerekiyor.

Evde geçirdiğimiz bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Okuyucularımıza evde geçirdikleri vakti değerlendirmeleri için neler tavsiye edersiniz?

Bu süreçte hayatımda hiç çalışmadığım kadar çok çalışıyorum. Her gün onlarca telefon görüşmesi yapıyoruz ve dijital ortamda sürekli toplantı halindeyiz. Tabii ki kısa vadede kriz dönemi için de çözümler üretmeye çalışıyoruz ama diğer yandan uzun vadedeki yasal mevzuat değişiklikleri için de birçok profesyonelle özellikle hukuk alanında çalışmalar yürütüyoruz. Açıkçası kişisel olarak kendime ayırabileceğim bir zamanım hiç olmuyor. Tavsiye vermekten ziyade; belki de herkes bu süreçte kendisine ne iyi geliyorsa onu yapmalıdır diyebilirim. Bence hepimiz bir yas ve kayıp sürecinin içinden geçiyoruz; fiziksel olarak kayıplarımız da oluyor, özgürlük alanlarımız da kısıtlanıyor. Bu sürecin uzun olacağını kabul etmemiz gerekiyor sanki ama yarınlara da umutla hazırlanmak için çaba göstermeliyiz.

Oyuncu olarak pandemi öncesini düşündüğünüzde mesleğinize dair en çok neleri özlüyorsunuz?

Elbette sahneye çıkmayı çok özlüyorum. Ama sevdiklerimle kucaklaşmayı, kalabalık masaları ve sohbetleri de çok özlüyorum. Bizim mesleğimiz insanla; dolayısıyla galiba ‘insan’ olmaya dair her şeyi çok özlüyorum.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm