1. Cem Sonel
  2. Meryem Betül Yılmaz
  3. Taylan Demirbiler

Mamut’tan üç keşif

Pandemi nedeniyle ertelenen Mamut Art Project, Yapı Kredi Bomontiada’da ve çevirimiçi platformunda 8 Kasım’a kadar devam ediyor. Etkinliğe katılan üç sanatçıyı takdimimizdir.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

CEM SONEL

Algoritmaların pratiğinizde nasıl bir yeri var?

Günlük işlerimiz sırasında zihnimiz görevleri algoritmik olarak sıralar. Örneğin yemek yaparken belirli bir sıralama vardır ve her defasında aynı sıralamayı gerçekleştirirsek aynı sonuca ulaşırız. Çalışmalarımda malzeme olarak led paneller kullanıyorum. Bu panelleri sayısal ortamda programlıyorum. Led paneller çalışma prensibi olarak tek sütunda ilerleyebilirler ancak yan yana gelen sütunlarda tek bir görüntü elde etmek için her sütun sırasıyla yanar ve söner. İşlem gözümüzün algılayabildiğinden çok daha yüksek bir hızda gerçekleştiğinden biz ekranda programladığımız tek bir görüntüyü görürüz. Hangi led diyotun hangi sırayla yanıp söneceğini öncesinde oluşturulan algoritma sağlar. Projemde ilham adlığım hücresel otomatlar da yine bir algoritma biçimi. Hücresel otomatları bir kertenkelenin veya zebranın deseninin oluşmasında gözlemleyebildiğimiz gibi şehir planlaması gibi geçmiş değerin gelecek değere referans oluşturduğu diğer sistemlerde de gözlemleyebiliriz. Hücresel otomatlar her sonlu işlem kümesinin bir sonraki sonlu işlem kümesinin sonucunu etkilediği sonsuza uzayabilen algoritmalardır. Pascal üçgeni olarak bilinen Ömer Hayyam üçgeni hücresel otomatlara örnek gösterilebilir.

Grafik tasarım bölümü mezunu bir sanatçı olarak bize ışık ve renklerle olan ilişkinizi anlatabilir misiniz?

Aslında konu öğrencilik yıllarımda fakültenin iç mimarlık öğrencileriyle aramızda geçen şakalaşmalara kadar uzanıyor. Biz onlara ‘aç mimar’ derdik onlar da bize ‘tabela tasarımcıları’ diye takılırdı. 2011 yılında ‘Doğa Cennetse Kent Cehennemdir’ adlı karma sergiye, şehirde doğal arka planımızı artık ışıklı tabelalar oluşturuyor diye yine interaktif ışıklı bir tabela yerleştirmesiyle katılmıştım. Tabelalar konusundaki farkındalık hissim hem eğitim pratiğimden hem de uzun süredir sokak sanatıyla ilgilenmemden ve sokakta üretmemden kaynaklanıyor. Açıkçası ülkemizde her yanımızı saran ve görsel zevkten oldukça uzak olan tabelalar beni rahatsız ediyor ve aynı malzemelerle başka ne yapılabilir sorusunu sormama neden oluyor. Ancak ışıkla asıl ilişkim güneşin dünya ile ilişkisinden geliyor olmalı.

Mamut Art Project’e katılım sizde kariyeriniz açısından nasıl bir beklenti yaratıyor?

‘Code of Conquer’ projesini sergileyebilmem için çok doğru bir platform olduğu düşüncesiyle Mamut Art Project’e başvurdum. Yeni insanlarla tanışmak ve projem hakkında geri bildirim almak harika olacak.

 

MERYEM BETÜL YILMAZ

Matematik ve fen bilimleri eğitimi aldınız. Öğreniminiz üretimlerinizi nasıl etkiliyor?

Ağır sayısal derslerin çizgimi ne ölçüde etkilediğini keşfedebilmiş değilim ama lisans eğitiminin bana çalışmayı, bilgiye ulaşmayı öğrettiğine inanıyorum. Görsel sanatlarda kendimi geliştirme açısından bu kazanımların çok faydasını gördüm. Resim yapmaya üniversitenin ilk yılında aldığım bir seçmeli ders ile başladığım. Dolayısıyla eğitimimin özel olarak çizgime pek bir etkisi olmasa da şu an sanatla uğraşmamda payı çok büyük.

Üretirken yalnız çalıştığınız dönemler oluyordur. Bu zaman dilimlerinde dünyayla nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

Çizeceğim zaman çoğunlukla kütüphanelere gidiyor ve günü tek başıma geçirmeye çalışıyorum. Zira kalabalık içerisinde olsam da odaklanabilmek için yalnız kalmaya ve dış dünyayla etkileşimi sınırlamaya ihtiyacım oluyor. Çalışmalarımın ilk aşamalarında büyük alıntılanmış sayfalar gibi. Günlüğümde, yarattığım minik karakterin yardımıyla kendi dünyamı özgün bir çizim diliyle anlatma çabasındayım. Ne var ki anlatılanlar muhatap için pek açık değil çünkü kullandığım dilin anlaşılması ilk bakışta zor. Kendine has kelimeleri var. Çalışmalarımı inceleyenlerin resimlerimi çok farklı şekillerde okuyacaklarını, anlamını bildikleri kelimelerle anlatılanı çözmeye çalışacaklarını, yani gördüklerini yaşanmışlıklarıyla harmanlayıp çeşitli şekillerde yorumlayacaklarını düşünüyorum.

 

TAYLAN DEMİRBİLER

Gravür tekniğiyle çalışmaya nasıl başladınız?

Öğrenim gördüğüm üniversitenin baskı atölyesinde çeşitli baskı teknikleriyle çalışma fırsatı buldum. Mono baskı, yüksek baskı pratiklerinden sonra gravür denemesi gerçekleştirdim. Böylece kendimi ve çizgimi daha iyi ifade edebildiğim, malzemenin ve sürecin kendisi ile uğraşmanın zorlu fakat bir o kadar da keyifli olduğu gravür tekniğine yöneldim.

Eserlerinizin görsel dünyasını nasıl betimlersiniz?

Eserlerim, uyguladığım teknik gereği siyah ve beyaz üzerine kurulu olsa da aslında gri bir alanın temsili. Mistik ve sürreal atmosferi, mağaraları ve katmanlarıyla deneyimlenmesi gereken bir yol gibi. Mağara katmanları içerisinde bir döngüsellik barındıran, ışığa ulaşma arzusu ve geriye dönme isteği.

İlham aldığınız sanatçıların estetik anlayışları pratiğinize yansıyor mu?

Teknik, estetik ve düşünsel olarak yansımaları oluyor. Örneğin, Otto Dix ve 1. Dünya Savaşı’ndan sonraki üretimleri… Dix, savaşın buhranını uzun yıllar hissetmiş. Bu bunalım ve duygulanımların üretimine teknik ve estetik yansımaları beni fazlasıyla etkiliyor.

 

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm