Arda Yalkın, Hande Şekerciler
Arda Yalkın, Hande Şekerciler
Arda Yalkın, Hande Şekerciler

Noise_Media Art’ın arkasındaki ekiple tanışın

Dünyanın önde gelen medya sanatı etkinliklerinden biri olan Noise_Media Art, 17–21 Eylül 2025 tarihlerinde üçüncü edisyonuyla bomontiada’da. Etkinliği düzenleyen Piksel. Creative Solutions ekibine medya sanatına ve Noise_Media Art’a dair merak ettiklerimiz

Reklâm

Piksel.Creative Solutions’tan kısaca bahsedebilir misiniz? Ne zaman, hangi amaçla kuruldu? Bugüne dek neler yaptınız?

Arda Yalkın: Piksel.Creative Solutions bizim için sadece bir şirket değil, bir komünite. 2010’ların sonunda Hande ile farklı sanat projeleri ve teknolojik denemelerle başlayan yolculuğumuzu, Piksel’i kurarak daha sistematik bir yapıya kavuşturduk. Teknolojiyi bir araçtan öte, sanatın düşünsel boyutunu dönüştüren ve yeni tartışmalar yaratan bir dil olarak görüyoruz. Bugüne dek Noise_Media Art’ın İstanbul ve Viyana edisyonlarını, Ars Electronica İstanbul’u, Silo’lardaki sergileri hayata geçirdik, bağımsız sergiler ve müzik etkinlikleri düzenledik ve aynı zamanda düzenli olarak yayımladığımız Piksel.Bülten ile medya sanatı alanındaki güncel tartışmalara katkı sunduk. Bu seneden itibaren müzelere, galeri ve sanatçılara medya sanatı alanında teknolojik destek vermeye başladık. İstanbul Bienali’nin teknoloji destekçilerinden biriyiz.

Hande Şekerciler: Piksel’in en belirgin özelliği, hem deneysel sanat için bir laboratuvar hem de sanatı teknolojiyle birleştiren profesyonel bir prodüksiyon evi olması. Örneğin Noise_Media Art tamamen bağımsız inisiyatifimizken; Ars Electronica İstanbul ya da Sonica İstanbul gibi projeleri uluslararası kurumlarla ortaklaşa yürütüyoruz. Bunun yanında Piksel, proje geliştirmenin yanı sıra o projeyle ilgili tüm hizmetleri de kendi bünyesinde sunabiliyor. İletişim tasarımı, teknik altyapı sağlanması, yayıncılık, eğitim ya da sosyal medya yönetimi gibi çok geniş bir alanda üretim yapıyoruz. Bu yıl ayrıca CCN holding tarafından açılan The Cube’da, Türkiye’de bugüne dek yapılmış en kapsamlı immersive sergiyi hayata geçireceğiz.

17-21 Eylül tarihlerinde Noise_Media Art’ı düzenleyeceksiniz. Medya sanatı odaklı bu etkinlikte ziyaretçileri neler bekliyor?

Arda Yalkın: Noise_Media Art bu yıl üçüncü edisyonuyla İstanbul’a dönüyor. Geçen yıl 16 galeriydik, bu sene 20 galeriyiz; yani hedefimize uygun olarak çok yavaşça büyüyerek içerik ve çeşitlilik açısından zenginleşiyoruz. İzleyicileri medya sanatının farklı yönlerini ortaya koyan çok katmanlı bir deneyim bekliyor: Yapay zekayla üretilmiş işler, interaktif enstalasyonlar, veri temelli heykeller, görsel-işitlsel performanslar…

Hande Şekerciler: Noise’u yalnızca bir sergi olarak görmüyoruz. Programın içinde sanatçı konuşmaları, paneller, atölyeler ve OI_Music kapsamında ses-performans buluşmaları da olacak. Bunun yanında bu yıl ilk kez Noise_Pro’yu gerçekleştiriyoruz. Sektör profesyonellerinin, müze ve galeri yöneticilerinin, koleksiyonerlerin ve yaratıcı endüstrilerden isimlerin bir araya gelip fikir alışverişi yaptığı özel bir platform bu. Böylece Noise, hem izleyiciye açık bir sanat deneyimi hem de profesyonel bir buluşma zemini sunuyor. Bizim için önemli olan izleyicinin yalnızca sergilenen eserlere bakması değil; onlarla temas kurması, sorular sorması, tartışmalara katılması. Türkiye’de medya sanatı üzerine kolektif bir hafıza yaratmaya çalışıyoruz; bu edisyon da bu sürecin önemli bir adımı olacak.

Noise_Media Art 2024
Noise_Media ArtEtkinliğin 2024 edisyonundan

Noise_Media Art, ilk edisyonundan bu yana “eşitlikçi ve yenilikçi” bir çizgi izliyor. Bu yaklaşım 2025 edisyonuna nasıl yansıdı?

Arda Yalkın: Noise fikri ortaya çıkalı yalnızca iki yıl oldu; İstanbul ve Viyana edisyonlarını yaptık, şimdi üçüncüsünü hazırlıyoruz. Bu kadar kısa sürede “köklü bir dönüşüm yarattık” demek gerçekçi olmaz; ama herhangi bir sermaye desteği ya da devlet fonu almadan yola çıkıp, dünyanın önde gelen medya sanatı etkinlikleriyle güçlü bağlar kurabilmek çok önemliydi; biz de bunu başardık. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Noise’u tek başına bir sergi gibi görmemek gerekiyor. Piksel’in diğer katmanlarıyla birleştiğinde, sanatçıları yalnızca bu etkinlik içinde değil, aynı zamanda yürüttüğümüz diğer projelerde ve ilişkide olduğumuz uluslararası kurumların gözü önünde de görünür kılan bir ekosistem yaratıyor. Bu da Noise’u sanatçılar için daha adil, daha eşitlikçi ve uzun vadeli bir platform haline getiriyor.

Hande Şekerciler: Bunun yanında, maddi olarak katılım imkanı olmayan inisiyatiflere ve genç sanatçılara teknoloji desteği veriyoruz. Fransız Kültür, Avusturya Kültür Ofisi gibi ülkelerin kültür ateşelikleri vasıtasıyla daha önce Türkiye’ye gelme imkanı bulamamış sanatçıları getiriyoruz. OI_Sonic ile Türkiye’de neredeyse hiç önemsenmeyen sonik sanatlar için bir platform yaratıyoruz. Yenilikçilik ise yalnızca farklı formatlarda iş seçmekle sınırlı değil; aynı zamanda evrilen sanat piyasasını da okumaktan geliyor. Bugün eser sahipliği kavramı dönüşüyor: Bir iş onlarca yerde aynı anda sergilenebiliyor, geçici olarak kiralanabiliyor, hatta kolektif olarak sahiplenilebiliyor. Böylece biriciklikten çok, deneyim ve erişim değerli hale geliyor. Yeni neslin sanat tüketim alışkanlıkları da bu yönde evriliyor; sahip olmak yerine deneyimlemeyi tercih ediyorlar. Medya sanatlarının doğası gereği artık stüdyolar, kolektifler ve yazılımcılar, galeriler kadar önemli aktörler haline geliyor. Biz de bu evrimi anlıyor ve Noise’u tam da bu yeni ekosisteme uyumlu bir platform olarak kurguluyoruz. Özellikle bu yıl dünyanın farklı ülkelerinde katıldığımız sanat etkinlerinden edindiğimiz deneyimlerle, Noise’u gelecek yıllarda farklı formlara evrilecek organik bir yapı gibi planlıyoruz.

Hande Şekerciler ve Arda Yalkın'ın ha:ar olarak ürettiği 'Unplugged Landscape No: 1'
ha:arHande Şekerciler ve Arda Yalkın'ın ha:ar olarak ürettiği 'Unplugged Landscape No: 1'

Festivalde sınırları zorlayan dijital işlere yer veriyorsunuz. Festivale katılacak isimleri ve işleri hangi kriterlere göre seçtiniz?

Arda Yalkın: Noise’ta seçim kriterimiz hiçbir zaman sadece teknik gösteriş olmadı. Bir iş VR gözlüğüyle, yapay zeka algoritmasıyla ya da son teknoloji projeksiyonla yapılmış olabilir; ama kavramsal derinliği yoksa bizim için yeterli değil. Bizim için önemli olan, teknolojinin fikrin hizmetinde olması. Bu, teknolojinin sınırlarını zorlayan işlere karşı olduğumuz anlamına gelmiyor. Tam tersine, biz de o sınırları zorlayan işleri önemsiyoruz. Fakat mesele yalnızca “nasıl yapıldığı” değil, “neyi tartıştığı” ve “neyi hissettirdiği.” Tabii şunu da unutmamak lazım: Teknolojik sanat çok pahalı ve karmaşık bir alan. Biz ise iki sanatçı olarak, herhangi bir kurum desteği olmadan yola çıktık. Türkiye’deki koşullar, kurumların ve karar vericilerin henüz bu alanı tam anlamıyla kavrayamaması nedeniyle zaman zaman kısıtlayıcı olabiliyor. Ama tüm bu zorluklara rağmen kısa sürede çok şey başardık ve yaptıklarımızın değerinin giderek daha fazla anlaşılacağına inanıyoruz.

Hande Şekerciler: Bunun yanında çeşitlilik de bizim için kritik. Farklı kuşaklardan, farklı coğrafyalardan ve farklı disiplinlerden üretimleri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Medya sanatı zaten doğası gereği kolektif ve çok katmanlı; bu yüzden programımızda yalnızca galeriler değil, stüdyolar, bağımsız inisiyatifler, hatta geliştiriciler de yer alıyor. Böylece Noise, hem genç sanatçılara hem de uluslararası ölçekte tanınmış isimlere aynı sahneyi sunuyor. Bizim için “sınırları zorlamak” sadece teknolojide değil, aynı zamanda düşünsel ve estetik boyutta da yeni alanlar açmak demek.

Tavsiye edilen
    Reklâm