1. Rafet Utku
    Rafet Utku. Fotoğraf: Can Altınel Cıblak
  2. 'Mana' sergisinden
    'Mana' sergisinden. Fotoğraf: Can Altınel Cıblak
  3. 'Mana' sergisinden
    'Mana' sergisinden. Fotoğraf: Can Altınel Cıblak

Çarpıcı metinler, sanat eserlerine dönüşüyor

Rafet Utku ile Maximum Uniq’in fuaye alanındaki ‘Mana’ sergisini konuştuk.

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Maximum Uniq’in fuaye alanı, Rafet Utku’nun ‘Mana’ sergisine ev sahipliği yapıyor. Utku, popüler kültürün paradokslarını mimleyen metinli işlerinin perde arkasını anlattı.

Sanatla ilgilenmeye nasıl başladınız?

Sanata ilgim lise yıllarında başladı. Fen lisesinde okumama ve sayısal bakış açımın olmasına rağmen, çok yönlü düşünce analitiğinin yansımaları ve farklı bakmanın olasılıkları ile sanat; beni kendine doğru çekmeye başlamıştı. Sonrasında kendimi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde buldum ve o rıhtımda sanatın çoklu yönüyle tanışma imkanım oldu. Belleğimde çok değerli kadrajlar ve kavramlar o süreçte imgelenmeye başladı...

İşleriniz ‘text art’ adı verilen akımın bir parçası. Bilmeyenler için ‘text art’ın ne olduğundan bahsedebilir misiniz?

Manlio Brusatin’in “Yazmak da çizmekten başka bir şey değildir,” sözündeki vurgusu gibi esasında soyutlamanın bir paydaşıdır yazı. Çağdaş sanatı da modern sanattan ayıran detaylardan birisi olarak, vurgulanmak istenenin daha net ve vurucu aktarılması olduğunu söyleyebiliriz, yazı da bunu belki de çok daha kestirme bir yoldan yapabilecek potansiyele sahip. Dolayısıyla, duyguya ve ruha geçme hızı bir o kadar yüksek. Diğer yandan bir temel sanat ve tasarım olgusu üzerinden ele alırsak da yazı, diğer çizgi ve materyal türleri gibi denge ve estetik için yalnızca bir veri ve araç... Bu bağlamda; çizgi, grafik, renk ve malzeme açısından dengeli bir kompozisyon olarak ele alınınca, ‘text art’ı yalnızca yazı üzerinden değerlendirmenin ötesine geçmiş oluyoruz…

‘Text art’ alanında çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Üniversite yıllarında başlayan şiir merakım ve az ile çok şeyi anlatabilme potansiyeli, yazıyla farklı bir bağ kurmamı sağladı. Yine o yıllarda duygu ve düşüncelerimin dışa vurumu kendimce aforizmalarla olmaya başlamıştı. Yıllar geçtikçe çeşitli portreler, soyut çalışmalar ve hatta mesleğim gereği mimari eskizlerle çizgisel bağ kurduktan sonra yazıyla çizginin birlikte hareket etme kompozisyonu oluşmaya ve olgunlaşmaya başladı. Bazen yalnızca bir kelime bazen ise bir cümle olup bitenler arasında karmaşık duyguları özetleyen bir anlatıma dönüştü. Yani uzun ve kendiliğinden şekillenen, hikayemde var olan ve hatta hikayemi anlatan bir alan oldu…

İşleriniz popüler kültürün paradokslarına dikkat çekiyor. Popüler kültürün ilginizi çekmesinin sebepleri neler?

Bu durum kendi içinde de bir paradoks barındırmakta; kaçtıkça kovalayan bir şey popüler kültür... Buna kaçınılmaz olarak hepimiz maruz kalıyoruz. Ben de bu durumun tadını çıkarıyorum bir yerde. Kendi enerjisiyle dışa vuruyorum yalnızca. Kimi zaman güldüren kimi zaman düşündüren bir paradoks içermesi beni en çok keyiflendiren kısım esasında.

'Mana' sergisinden
'Mana' sergisinden. Fotoğraf: Can Altınel Cıblak

Çalışma süreciniz nasıl? Size neler ilham veriyor?

Bunun tarifi zor fakat dünyayı algılamaya başladığımdan beri gözlemlemeyi ve bunun zihnimdeki yansımalarını sorgulamayı seviyorum. Biraz da aykırı ve ayrışan bir tarafta olunca, olanı olduğu gibi kabul edememek ve bardağa da deli tarafından bakmak kaçınılmaz oluyor. Bu bağlamda ilham, ya aykırı tarafta ya da sıradanı sıra dışı halde görme/sunma biçiminde ortaya çıkıyor. Esasında zihnin yapısındaki büyüleyicilik gibi analitik bir sürecin içinde var olan, hem içerden hem dışardan şaşırtan bir olgu ilham. Ve çoğunlukla içe dönünce ortaya çıkan ve eş zamanlı imzasını atarak karşıya ulaşan bir mekanizma. Kendiliğindenlik ise en çok faydalandığım olgu olsa gerek; hem yaşarken hem üretirken yaratıcı ve samimi kılıyor tüm süreci.

Sanatsal üretimlerinize ek olarak akademik çalışmalar yürüten bir mimarsınız aynı zamanda. Mimarlık geçmişiniz ve diğer çalışmalarınız sanatsal üretimlerinizi nasıl besliyor?

İlk soru ile son soruyu bağlayabilirim sanırım. Lisede başlayan sayısal analitik düşünce ile mimarlıkta olan, çok yönlü analitik düşünce sisteminin, elbette ki tasarım olgusuna katkısı büyük; zira aynı sistematikle ilerliyor… John Berger’in söylediği gibi her şey görmekle başlıyor, sonrasında zihinde oluşan imge ve birçok parametre içerisinde bizim onu bağlama şeklimiz ile başkalaşan ve anlatma/temsil biçimimizle ayrışan bir noktaya evriliyor. Bu da sanat/tasarım olgularının içerisinde var olma halini heyecanlı kılan bir durum. Bu görme/veri toplama biçimlerindeki farklılıkların diğer disiplinlerle entegre hareket etmesiyle ortaya çıkan kompozisyonlar birbirlerini besliyor; bu da sanatçıya ilham veriyor.

Sergi 30 Ocak-30 Mart tarihlerinde Maximum Uniq Hall'de.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm