Sanat ve zanaatın buluşması

İstanbul Modern’in yeni sergisinde, misafir sanatçı programıyla şehre gelen uluslararası sanatçıların İstanbul zanaat geleneklerinden yola çıkarak gerçekleştirdikleri üretimler yer alıyor.

Yazan:
Nadir Sönmez
Reklâm

İstanbul Modern Ekim 2018’de İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle bir Uluslararası Misafir Sanatçı Programı başlatmıştı. Halı dokumalarına odaklanarak üretim yapan Azerbaycanlı sanatçı Faig Ahmed, daha önce 15. İstanbul Bienali’nde büyüleyici bir animasyon filmini seyrettiğimiz Wael Shawky ve çalışmalarını İstanbul ile Amsterdam arasında sürdüren Servet Koçyiğit’in de dahil olduğu farklı coğrafyalardan 10 sanatçı bu program ile İstanbul’a geldi. Şehrin zanaat atölyelerini gezen sanatçılar seçtikleri zanaatkârla birlikte bir üretim sürecinden geçti. Ortaya çıkan yapıtlar İstanbul Modern’de düzenlenen ‘Misafirler: Sanatçılar ve Zanaatkârlar’ adlı sergide yer alıyor. Serginin küratöryel ekibi Öykü Özsoy ve Ümit Mesci’yle programı ve sanatçıların geçirdikleri süreçleri konuştuk.

Proje nasıl ortaya çıktı?

Ümit Mesci İstanbul Modern, 2015 yılında İstanbul’un unutulmaya yüz tutmuş zanaat ve el sanatlarını, İSTKA desteğiyle güncel tasarım ve sanatla ‘Zanaattan Tasarıma’ projesiyle buluşturmuştu. Proje kapsamında Türkiye’den sanatçı ve tasarımcıların zanaatkârlarla birlikte ürettiği tasarım objeleri İstanbul Modern Mağaza’da sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

2015 yılında gerçekleştirilen bu projeyi uluslararası bir zemine taşımaya karar verdik. Böylece, sanat ve ilişkili diğer alanların birleştirici gücünü kullanarak Türkiye’yle dünya arasında sürdürülebilirliğin temel olduğu, etkileşimin desteklendiği, iletişimin ön planda tutulduğu ve çeşitliliğin teşvik edildiği bir program tasarlamayı amaçladık.

Sanatçılar İstanbul’da altı hafta geçirdi. Bu süreye nasıl karar verildi? Sizce bu zaman dilimi ilk defa tanışılan bir zanaatı yorumlamak adına sanatçılar için nasıl olanaklar sunuyor?

Ümit Yürüttüğümüz farklı projeler bu konuda bizim için yol gösterici oldu. Projenin içeriğini belirlerken sanatçıları sergi açılışından önce iki kez İstanbul’da ağırlamaya karar verdik. İlk seyahatlerini bir araştırma gezisi olarak kurguladık, bu süreçte kentteki üretim kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini gözlemlediler. Kentteki zanaatlar ve zanaat mahalleleri üzerine uzmanlaşmış proje danışmanımız Aslı Kıyak İngin sayesinde davet ettiğimiz sanatçılar kentteki bu birikime her anlamda kolaylıkla erişti. İkinci defa kente geldiklerinde ise üretecekleri sanat yapıtlarını zanaatkârlarla birlikte biçimlendirdiler. İstanbul Modern küratöryel ekibi de süreç boyunca sanatçılara hem içerik bağlamında hem de teknik açıdan destek oldu.

Katalog metninde konuk sanatçı programının dünyada ve ülkemizdeki tarihine değiniyorsunuz. Programınız geleneksel hale gelecek mi? İstanbul’un uluslararası sanat arenasındaki imajına nasıl bir katkısı olacak?

Öykü Özsoy Günümüz sanat ekosisteminin içinde sanatçılar, küratörler ve araştırmacılar için uluslararası dolaşım aracı olan misafir sanatçı programları, aynı zamanda kültürlerarası ortaklık, deneysel sanat pratikleri, disiplinlerarası bilgi üretimi; yeni bir kentin, mekanın sosyal, kültürel, toplumsal özgün niteliklerine yönelik projeler üretmek için sanatçılara imkanlar sunuyor. Başlattığımız Uluslararası Misafir Sanatçı Programı aracılığıyla dünyanın farklı coğrafyalarından sanatçıları İstanbul’daki zanaatkârlarla birlikte çalışmak üzere kentimize davet ettiğimizde, sanatçılara yaratıcı süreçlerini destekleyecek bir ortam sunmayı amaçladık. Böylece sanatçılar İstanbul’da belli bir süre yaşayarak, kentimizin önemli kültürel zenginlik ögelerinden biri olan zanaat atölyelerinde zanaatkârlarla çalışma şansı buldular. İstanbul’un yüzyıllara dayanan zanaat mirasının temsilcisi olan atölyeler halen kentin merkezindeler, rahatlıkla ulaşılabiliyorlar ve yüksek kalitede üretim yapıyorlar. Sanatçıların yeni fikirlerini, kendilerine has ustalıkları ve el hünerlerini ortaya koyarak üretmeye hevesli zanaatkârlar faaliyetlerini bu atölyelerde devam ettiriyor. Misafir sanatçılarımızın her biri bu özelliklerin bir arada bulunmasına, geliştirdikleri projeleri çok kısa sürede zanaatkârlarla birlikte üretilebilmelerine hem şaşırdılar, hem de mutlu oldular. Bu özelliklerin İstanbul’u günümüz sanatsal üretiminin önemli bir merkezi haline getirdiğine inanıyor ve programımızı devam ettirmeyi arzuluyoruz.

Zanaat üretim, sanat ise yaratıcılık gücüyle ilişkilendiriliyor. Bu durum zanaatkâr ve sanatçıların kendi meslekleriyle ilişkilenme ve dünyayı tecrübe etme biçimlerini etkiliyor mu?

Öykü Bir ihtiyacı karşılamaya yönelik ürünün el becerisi ve hüner sonucu üretilmesi olan zanaat ile sanatçının özgün fikrini hayata anlam katmak üzere farklı malzemeler kullanarak üretmesine dayanan sanat arasındaki ilişkiyi sergide görünür kılmak istiyoruz. Uluslararası Misafir Sanatçı Programı sırasında, sanatçının önerdiği yaratıcı projeler, birlikte çalıştıkları zanaatkârın hüneri, teknik ve malzeme bilgisiyle atölyelerde üretildi. Zanaatkârla sanatçının bu kendine has birlikteliği yeni ve yaratıcı üretim olasılıklarının doğacağına da işaret eden bir durum yarattı.

Zanaatkârların ve sanatçıların işleri vesilesiyle sahip oldukları sosyal prestij birbirinden farklı mı? Bu iki grubun tanışmasından sonra, yaptıkları işlerle ilgili görüşleri ya da varsayımları değişti mi? Mesleki bilgi paylaşımı yapmalarının dışında, işlerinin toplumsal işlevi ve algısı üzerine düşünceleri ve yaklaşımları neler oldu?

Öykü Aslında 18. yüzyılda İngiltere’de başlayan ve oradan tüm Avrupa ülkelerine ve ABD’ye uzanan Sanayi Devrimi’nin bir sonucu olarak özellikle Batı ülkelerinde zanaat ile sanat arasındaki ayırımın keskinleştiğini görüyoruz. Makine aracılığıyla üretimin artması, fabrikaların açılmasıyla günlük yaşamda kullanılan ürünlerin belli bir standartta, daha hızlı, çok miktarda ve ucuza üretilmesi, zanaat gibi uzun zamanda, ince bir işçilik ve ustalık gerektiren, daha yüksek fiyatlı ürünlerin talebini düşürdü. O döneme kadar sanat, tasarım, zanaat ürünleri aynı atölyede yapılırken, endüstriyel ve teknolojik gelişmelerle birbirinden ayrıldı. Halbuki zanaat atölyeleri, zanaatkârların yüzyıllar içinde kendi ustalarından öğrendikleri zanaatlarını halen devam ettirdikleri, hünerlerini yeni nesillere aktardıkları bir eğitim ve öğretim merkezi. Bu atölyelerde sadece üretim yapılmıyor, aynı zamanda farklı toplumsal katmanlar birbirleriyle iletişime geçiyor, sohbetler ve fikir alışverişiyle gelişen yeni tanışıklıklar, yeni fikirlere ve üretimlere dönüşüyor. Davet ettiğimiz sanatçılar da daha önce zanaatlarla ilgilenmiş, farklı zanaatkârlarla çalışmış, kendi sanatsal pratiklerini yeni üretim yöntemlerine açmaya, farklı malzemeleri, daha önce kullanmadıkları tekniklerle biçimlendirmeye, süreç içinde başka üretim pratiklerini gözlemleyip, öğrenmeye ve uygulamaya yatkın sanatçılardı. Bu sebeple hem sanatçılar hem de projede atölyelerini bizlere ve sanatçılara açan zanaatkârlar bu karşılaşmadan, iletişimden ve birlikte çalışmaktan çok mutlu oldular. 

Misafir sanatçılar ziyaretlerin, tanışmaların ve keşiflerin ardından beraber çalışacakları ustayı seçmişler. Kendi pratikleriyle uyumlu tercihlerde mi bulundular yoksa kendilerini zorlayacak öğretileri mi tercih ettiler?

Ümit Sanatçılar için Uluslararası Misafir Sanatçı Programı sürecinin çok boyutlu bir deneyim olduğunu ifade edebiliriz bu noktada. Her sanatçı üretim sürecini farklı şekillendirdi ve çalışacağı zanaatkârları muhtelif nedenlerle belirledi. Rana Begum, çalıştığı metal sıvama atölyesinin somut niteliklerinden etkilenirken, Faig Ahmed ipek halıların üretim kalitesini çarpıcı buldu. Benji Boyadgian çalıştığı metal ustası Artin Aharon’un çok yönlü üretim alışkanlıklarından beslenirken, Servet Koçyiğit öncelikle zanaatkârların yetkinliğinden emin olmak istedi. Kopenhag’da yaşamlarını sürdüren sanatçı ikilisi Randi & Katrine, dünyanın farklı noktalarında benzer marangozluk teknikleriyle üretimler gerçekleştiriyor. Sanatçı asistanımız Melodi Gülbaba’nın yönlendirmesiyle çalışacakları zanaatkâra karar verdiler.

Sanatçıların İstanbul’u deneyimleme hallerinde sizin için dikkat çekici noktalar nelerdi? Kendi küratöryel pratiğiniz bu programdan nasıl etkilendi?

Ümit Öncelikle projenin odaklandığı temel unsur, sanatçıları da çok etkiledi. Zanaatların kent merkezinde bu kadar etkin olması ve onları uygulayan zanaatkârların çok yüksek kaliteli üretim gerçekleştirmeleri sanatçıların İstanbul deneyimlerindeki en önemli noktalar olarak sıralanabilir. Küratöryel olarak baktığımızda, onlarla hem bu süreci deneyimlemek hem de onların yöneldiği araştırma konularını onlarla tekrar ya da derinlemesine keşfetmek, süreç boyunca benim adıma çok değerliydi.

Öykü İstanbul’daki üretim kültürünün önemli bir parçası olan zanaat atölyelerine dikkat çekmek, bu atölyelerdeki ustaların bilgi ve deneyimine yeniden bakmak bizim için çok önemliydi. Ayrıca sanatçılarla zanaatkârları bir araya getirerek birlikte geçirdikleri zaman içindeki üretimleri ve bunun ötesinde kurdukları sosyal ilişkiler ağını paylaşmak tüm ekip olarak bizi heyecanlandırdı. Davet ettiğimiz sanatçıların hepsi tekrar İstanbul’a gelmek istediklerini ve araştırmalarına devam etmek, İstanbul’un üretim olanaklarını yeniden başka projelerde deneyimlemek istediklerini belirttiler. Eminim ki, misafir sanatçılarımızla başka projelerde tekrar bir araya geleceğiz.

‘Misafirler: Sanatçılar ve Zanaatkârlar’, İstanbul Modern, 23 Ağustos’a kadar, giriş: 21-37 TL, www.istanbulmodern.org

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm