Giovanni Guidetti
Giovanni Guidetti

ANTRENÖRLÜK SANATI

“Hayalim profesyonel voleybolcu olmaktı.”

Yazan:
Time Out İstanbul editörleri
Reklâm

Her başarılı takımın arkasında elbette başarılı bir antrenör vardır. Kadın milli voleybol takımının ve VakıfBank Spor Kulübü’nün İtalyan antrenörü Giovanni Guidetti ile voleybol sevgisini ve daha fazlasını konuştuk.

Voleybol sevginizi nasıl keşfettiniz? Size ilham veren biri ya da hayran olduğunuz bir sporcu var mıydı?

Ailemde spor geçmişi olan çok fazla insan vardı, bu yüzden spor yaparak büyüdüm ve her branşı denedim. Voleybolun futbol veya basketboldan daha popüler olduğu bir kasabada yaşıyorduk. Duvarımda hep başarılı voleybolcuların posterleri asılıydı. Babam dünya çapında bir antrenör olmasa da inanılmaz iyi bir öğretmendir. Çocuklarına en değerli mirası, bir insanın herhangi bir şeyi başkasına nasıl öğretebileceğini bize öğretmiş olması. Antrenörlüğümün temelinde de bu var, eğitmenlik. Zaten kardeşlerim de öğretmen oldular. Beni en küçük yaştaki çocuklarla çalışmaya yönlendirdi. 6-7 yaşındaki çocuklarla başlamam konusunda ısrar etti. Her yaş grubuyla çalıştım diyebilirim. 23 yaşıma geldiğimde, İtalya’da profesyonel bir takımda koçluk yapan en genç antrenör oldum.

Spor dünyasına profesyonel olarak adım atmaya ve antrenörlük yapmaya nasıl karar verdiniz?

Hayalim profesyonel voleybolcu olmaktı fakat boyumun iyi bir oyuncu olmak için yeterli olmayacağını fark etmem uzun sürmedi. Hayatımın merkezinde voleyboldan başka bir şey olmasını istemiyordum. Babam gibi voleybol antrenörü olmaya karar verdim. 18-19 yaşındayken çocuk takımlarında ve amatör takımlarda koçluk yapmaya başladım.

Türkiye’ye gelişinizin ardından kariyerinizde nasıl ilerlediniz?

İlk yıllarım sosyal bir çevre edinemediğim için zordu. İlk senemde şampiyon olamadık. Benim için de takım için de başarısızlık anlamına geliyordu bu. Başarılı olamadığım için benimle devam etmek istemeyeceklerini düşünerek istifa edip ülkeme geri dönmeye karar vermiştim ki kulüp yönetimi bunu aklıma bile getirmememi, birlikte çok uzun bir yolumuz olduğunu ve bana güvendiklerini söyledi. Bunun profesyonel sporda çok az antrenöre nasip olacak bir şey olduğunun farkındaydım. İnsanlar size fırsat ve değer verdiğinde karşılığını sunmanız gerekir. Bu güven hissi, kulübe de ülkeye de daha çok bağlanmamı sağladı. Varımı yoğumu bana güvenen insanları mahcup etmemek için ortaya koydum. O günden sonra Vakıfbank ile çok güzel işler başardık. Her başarımız, bana daha fazla güvenmeleriyle, hayal ettiğim çalışma düzenini kurmak ve taleplerimi karşılamak için ellerinden geleni yapmalarıyla sonuçlandı. Karşılıklı sevgi, saygı ve güven üzerine kurulu bu döngü daha fazla başarı getirdi. Bu ülke bana başarılarla dolu bir kariyer ve hayallerimin çok ötesinde bir aile kurma imkanı sundu. Ben de tüm bu güzelliklerin karşılığını verebilmek için çok çalışıyorum.

Voleybol antrenörlerinin bir günü nasıl geçer?

Her sabah 05.00’te uyanıyorum ve güne meditasyonla başlıyorum. Ardından bir saat kendime vakit ayırıyorum ve kişisel gelişimime odaklanıyorum. Bir saat spor yapıyorum. Sporcularıma örnek olabilmek için formuma dikkat etmeliyim. Genellikle günde çift idman yaptığımız için kahvaltıdan sonra kızım Alison’ı okula bırakıp antrenmana geçiyorum. İki antrenman arası toplantılarım oluyor. Akşam antrenmanı sonrası eve gelip kızım Alison uyuyana kadar onunla vakit geçiriyorum; ders çalışıyor, oyun oynuyoruz. O uyuduktan sonra da eşim Bahar ile birbirimize vakit ayırıyoruz. Profesyonel sporcu ebeveynlerin sıradan bir günü çoğunlukla birbirine benzer.

Unutamadığınız bir maç var mı?

Hangisini söylesem diye düşünmek ne büyük bir mutluluk. Sanırım bizi yıllar sonra olimpiyatlara taşıyan Polonya maçını seçeceğim. Yarı finalde Polonya ile karşılaştığımız maç inanılmazdı. Özellikle o dördüncü seti sırf ben değil hiçbir voleybolsever kolay kolay unutamaz. O maç bizi sadece finale taşımadı, aynı zamanda Türk milli takımının karakterini çok net ortaya koyduğumuz ve tüm rakiplere gözdağı verdiğimiz sembolik bir maç oldu.

Uzun yıllardır Türkiye’de çalışıyorsunuz. İstanbul’un en sevdiğiniz beş özelliğini saymanızı istesek, aklınıza ilk neler gelir?

İstanbul birçok kültürü içinde barındıran, herkesin uyum içinde yaşayabildiği bir şehir. En azından benim deneyimim bu şekilde. Yabancılık çekmemiş olmamda voleybola olan ilginin, kulübümün ve bir aile kurabilmiş olmamın da payı çok büyük. Görür görmez hayran kaldığımı itiraf etmeliyim; tarihi dokusu olan, bilim, sanat, kültür merkezi olduğunu endamıyla belli eden büyülü bir yer. Bununla birlikte hiç uyumayan, her saat farklı alternatifler sunabilen, enerjisi çok yüksek bir şehir İstanbul. Yoğun antrenman, maç ve deplasman tempomdan dolayı sabahları erkenden işe, akşamları da eve koştururken binlerce güzelliğin yanından fark etmeden geçip gitsem de dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşadığımı biliyorum. Neyse ki, İtalya’dan ailem ya da arkadaşlarım geldiğinde onları gezdirirken ben de yeni yerler keşfedebiliyorum.

Bir İtalyan olarak İstanbul’da en sevdiğiniz İtalyan restoranları hangileri?

Çok özel ve güzel mekanlar olduğuna eminim ama bunu benden daha fazla yer deneyimlemiş birine sormalısınız sanırım. Dediğim gibi öyle yoğun bir tempoda çalışıyorum ki ev, kulüp ve havaalanı üçgeninde geçen bir hayat sürüyorum. Bir de yemek yapmayı çok sevdiğim için her fırsatta evde mutfağa girip aileme, dostlarıma yemek hazırlıyorum. Evde İtalyan mutfağı hakim olduğu için dışarıda genellikle Türk yemeklerini tercih ediyoruz.

Antrenörlüğünü yaptığınız takımlara dair son olarak ne söylemek istersiniz?

Hem milli takım hem de VakıfBank sporcularımız Türk kadınının aydınlık yüzünü, yeteneğini, çalışkanlığını tüm dünyada en iyi şekilde temsil ediyor. Fırsat eşitliği sağlandığında kadınların neler başarabileceklerini gösteriyor, sadece sporda değil erkek egemen tüm meslek dallarında ön yargıları kırıyorlar. Milli takım ve kulüpler bazında öyle başarılar elde ettik ki farklı spor branşlarının taraftarlarının bile kadın voleyboluna ilgi duymasını sağladık. Bu beni çok mutlu ediyor. Deplasman maçlarımızı bile dolu tribünlere oynuyoruz, bilet almak için insanlar yağmurda kuyrukta bekliyor. Bize destek olan herkese çok teşekkür ediyorum. Türkiye’nin bir voleybol ülkesine dönüştüğünü görmek benim için tarifsiz bir duygu.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm