Sil Baştan
Sil Baştan
Sil Baştan

Hattın ucunda: Aslı Bekiroğlu ve Tolga Güleç

İlişkiler üzerinden değişim, özgürlük, insan doğası ve mutluluk üzerine bir sorgulama sunan ‘Sil Baştan’ oyununu, oyuncuları Aslı Bekiroğlu ve Tolga Güleç ile konuştuk.

Reklâm

‘Sil Baştan’ günümüz ilişkilerindeki değişim ve kabullenme süreçlerini sorguluyor. Siz oyunun bu temel sorusuna nasıl yaklaşıyorsunuz: Sizce bir insanın değişmesi ne kadar mümkün?

Tolga Güleç: Aslında iki ayrı karakterin bir arada, bir “uyum” içinde yaşayabilmesi için değişim gerekli mi, yoksa bir ilişkiyi sürdürebilmek için çiftler birbirini olduğu gibi mi kabul etmeli? Oyun tam olarak bunu soruyor. Değişmek mi gerekir, yoksa kabullenmek mi? ‘Sil Baştan’ bu sorunun cevabını seyirciye sorgulatıyor ve cevabı da sonunda tamamen seyirciye bırakıyor.

Aslı Bekiroğlu: Bence insan değişir ama bir başkası istedi diye değil. Değişim biraz acıyan bir yerden gelir; fark ettiğin, yüzleştiğin bir andan. Oyunda da aslında tam bunu görüyoruz. Su, değişimi ilişkisini kurtarmak için dışarıdan bir “müdahale” gibi kullanmaya çalışıyor. Ama benim yaklaşımım daha farklı: İnsanın dönüşümü çok içeriden bir mesele… Birinin istediği versiyonuna girmek değil, kendi hakikatini bulma serüveni. Ve komik olan, en çok da kendimizi değiştirmeye çalışırken farkında olmadan başkalarını değiştirmeye çalışıyoruz.

Bu oyunda yer almaya nasıl karar verdiniz, sizi çeken neydi? Karakterinizle ilk tanıştığınızda sizde nasıl bir izlenim bıraktı?

Tolga Güleç: Metni ilk okuduğumda çok içten buldum. Hiçbir karakter kendini gizlemiyor, herkes olduğu gibi. Ateş de öyle; dürüst ama hatalı, zeki ama dağınık, kırılgan ama bunu saklamaya çalışıyor. O çelişki çok insani geldi bana. O yüzden bu hikayenin içinde olmak istedim. Çünkü her sahnesinde “gerçek” var.

Aslı Bekiroğlu: Metni ilk okuduğumda Su’ya hem çok güldüm hem çok üzüldüm. Çünkü hepimizin içinde bir parça Su var: Fazla isteyen, fazla düşünen, fazla seven ama bir türlü dengede duramayan tarafımız… “Bu kızın iç sesi çok tanıdık,” dedim. Ve o iç sesle sahnede oynamak oyuncu olarak büyük bir alan açtı bana. Gerçekten çok güçlü, canlı bir karakter.

Oyun için nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz? Rolünüze nasıl hazırlandınız, nelerden beslendiniz?

Tolga Güleç: Yaklaşık üç aylık bir prova süreci oldu. Zaman zaman sıkıldık, hatta bazı talihsizlikler yüzünden süre uzadı ama sonunda gerçekten değdi. O kadar yoğun bir hazırlık süreciydi ki, prova bittiğinde karakter sanki içimize işlemişti. Ateş’i anlamak, bazen kendimle yüzleşmek gibiydi. Çünkü onun yaşadığı her şey bir yerinden tanıdık geliyor insana.

Aslı Bekiroğlu: Su’nun duygusal iniş çıkışları çok hızlı, bu yüzden metni ritmik çalışmak ilk hedefimdi. Bir yandan ilişkilerle ilgili çok sayıda danışmanın, terapistin yazılarını okudum; özellikle “manifesting”, “niyet”, “kontrol takıntısı” gibi kavramlar üzerine. Su’nun dünyası hem çok gerçek hem çok absürt. Bu ikisini aynı bedende taşımak için hem komedi zamanlamamı hem de duygusal kırılma noktalarımı çok netleştirdim.

Oyunda sizi en çok eğlendiren sahne hangisi?

Tolga Güleç: Arkadaşımız Aziz’in eve ziyarete geldiği ve ekler getirdiği sahne diyebilirim. Hem enerjisi çok yüksek hem de karakterler arasındaki o anlık değişim çok keyifli. Ben o sahnede gerçekten çok eğleniyorum, seyirci de benimle birlikte eğleniyor. Ama daha fazlasını anlatamam, spoiler olur.

Aslı Bekiroğlu: Azizle çakarlı BMW sahnesi. Yusuf çok komik.

Provalar sırasında ekip içinde nasıl bir atmosfer vardı? Birlikte çalışmak nasıldı?

Tolga Güleç: Çok güvenli ve samimi bir ortam vardı. Herkes oyuna kalbini koydu. Kimse sadece kendi sahnesine odaklanmadı, hikayenin bütününü önemsedi. O sinerji sahneye de geçti. Bu tür bir oyun için ekip uyumu çok önemliydi, biz de o dengeyi iyi yakaladık.

Aslı Bekiroğlu: Çok güvenli, çok eğlenceli bir alan kurduk. Yönetmenimizden oyuncu arkadaşlarıma kadar herkes oyunun ritmine çok inanıyordu. Komedi provalarında bazen enerjiyi tutmak zor olabilir ama burada herkes birbirini yükseltti. Gerçekten çok kolektif bir süreçti.

Sil Baştan
Sil Baştan

Sizce bu oyunun seyirciye en çok dokunan tarafı ne?

Tolga Güleç: Gerçekliği çünkü herkesin kendinden bir şey bulduğu bir hikaye bu. Seyirci sahnede abartılı duygular değil, kendi hayatının küçük anlarını görüyor. O yüzden oyun bittiğinde insanlar bir süre sessiz kalıyor. Sanki kendi geçmişini düşünüyor gibi.

Aslı Bekiroğlu: Bence şu: İlişkilerde herkes bir şeyleri düzeltmeye çalışıyor… Ama kimse “Ben ne istiyorum?” sorusunu kendine sormuyor. Bu oyun seyirciye biraz da bunu hatırlatıyor. Kendi ilişkisine, kendi kırmızı çizgilerine, kendi sabır sınırına bakıyor. “Ben de böyle yaptım,” diyeni çok oluyor.

Oyunda mizah ve duygusal yüzleşme bir arada ilerliyor. Sizce seyirci en çok hangi anlarda kendisiyle yüzleşiyor?

Tolga Güleç: Bence tam gülerken. Mizah insanın gardını düşürüyor. Kahkahanın hemen ardından gelen bir cümle bazen insanın içine işliyor. Biz de o dengeyi özellikle korumaya çalıştık; hem güldüren hem düşündüren bir tempo var oyunda.

Aslı Bekiroğlu: Komedi aslında tokadı yumuşak vuran bir gerçeklik türü. Seyirci gülerken bir anda “Aaa bu ben” diye duruyor. Su’nun kontrol etme isteği, Ateş’in kaçışları… Herkes orada kendinden bir şey buluyor. En çok yüzleşme de bu küçük aynalarda yaşanıyor.

Oyunu henüz izlememiş olanlara nasıl anlatırdınız?

Tolga Güleç: Bir çiftin hikayesi gibi başlıyor ama aslında herkesin hikayesi. İki insanın birbirini anlamaya çalışırken kendisiyle yüzleştiği bir yolculuk bu. Sade, samimi, tanıdık. İzlerken hem gülüyorsun hem de farkında olmadan kendi ilişkine dönüyorsun.

Aslı Bekiroğlu: ‘Sil Baştan’, hepimizin kendi kafasının içindeki o karmaşayı sahneye taşıyan bir oyun. Bir ilişkiyi, bir evi, bir daktiloyu ve bol bol gerçeklikle absürdün karışımını izliyorsunuz. Hem çok güleceğiniz hem de “Bir dakika ya,” deyip düşüneceğiniz bir hikâye.

Sahneye çıkmadan önce ritüelleriniz var mı?

Tolga Güleç: Çok basit. Sahneye çıkmadan hemen önce derin bir nefes alırım ve kendi kendime “Sadece yaşa,” derim. Çünkü sahnede plan yapamazsın, anın içinde olman gerekir. O an gerçekten oradaysan seyirci de seninle birlikte oluyor zaten.

Aslı Bekiroğlu: Evet birkaç tane var: Sahneden önce mutlaka kısa bir nefes çalışması yaparım. Enerjimi düzgün bir yere oturtmak için birkaç dakika sessiz bir yere geçerim. Bir de kostüme dokunma alışkanlığım var, karaktere geçiş anım gibi bir şey. Biraz Su’nun ritüellerine benziyor ama daha kontrollü versiyonu.

Tavsiye edilen
    Reklâm