Godot'yu Beklerken oyunun yönetmeni Şahika Tekand

Şahika Tekand ile 'Godot'yu Beklerken' oyunu üzerine

Godot'yu Beklerken oyununu, yönetmeni Şahika Tekand'dan dinledik

Yazan:
Gülin Dede Tekin
Reklâm

Absürt tiyatronun, iletişimsizlik,  yabancılaşma, insansızlaşma gibi kavramları işleyen oyunları arasında kilometre taşı kabul edilir Samuel Beckett’ın ‘Godot’yu Beklerken’i. Dramatik eylemden, alışılmış zaman-mekân-olay kurgusundan uzak, mantık sınırlarını tanımayan metni ve kurgusu ile seyirciyi afallatır, zorlar ama bir o kadar da heyecan verir.  Oyun boyunca Vladimir ve Estragon’u nedeni bilinmeyen ve sonu gelmeyen bir şekilde Godot’yu beklerken izleriz. Onlara ara ara, daima acelesi olan arazi sahibi Pozzo ve satmak istediği kölesi Lucky eşlik eder. Karakterlerin anlamsız gibi görünen, mantık dışı replikleri, unutkanlıkları, tekrarlarının arasında zaman ve mekânı sadece ay, güneş ve tek bir ağaç belirler. Vladimir’in de dediği gibi inkâr edilemeyecek tek bir gerçek vardır: “Bu muazzam karışıklığın içinde açık seçik olan bir şey var: Godot’yu bekliyoruz.”

Beckett’la defalarca başka metinlerde bir araya gelen Şahika Tekand ve Studio Oyuncuları ‘Godot’yu Beklerken’i yine kendilerine has bir üslupla, ışık ve sesi oyunla bütünleştirerek yorumlamış. Metnin özünde ve mesajında değişiklik yapmadan, güncel bir dille sahneleniyor oyun. Onur Berk Arslanoğlu, Cem Bender, Sedat Kalkavan, Mehmet Okuroğlu ve Yiğit Özşener’den oluşan oyuncu kadrosu da ölçülü performansları ve oluşturdukları ortak dille oyunu bir adım ileri taşıyor. “Yapacak hiçbir şey yok,” diyerek daha en başından sonun başlangıcını ilan eden oyunun nasıl umut verdiğine tanık olmalı, ‘Godot’yu Beklerken’i mutlaka izlemelisiniz. Metin, reji ve oyunculukların başarısını ayakta alkışlayacağınıza eminiz. 

Sizden 2012’de yine Beckett imzalı ‘Oyun’u izlemiştik. Şimdilerde ‘Godot’yu Beklerken’ devam ederken bir başka Beckett metnini, ‘Oyun Sonu’nu da sahneye taşımaya hazırlanıyorsunuz. Metinlerini defalarca sahneye koyduğunuzu düşünürsek Beckett’la nasıl bir ilişkiniz var?
Beckett metinleri, her okuyuşumda bana farklı bir açıdan heyecan veren, seneler geçse de metinlerde bulduğum ayrıntıları benimle beraber değişen, zamansız metinler. Ayrıca Beckett metinlerindeki iki katmanlılık benim sahneleme yöntemimdeki üç katmanlılık için hazır malzeme sunuyor. Bir de tabii, Beckett’ın zekası ve hayatın trajikliğine ironik yaklaşımı benim için her zaman çok çekici oldu. ‘Oyun Sonu’ 2017 sonbaharında sahnede olacak. Hatta buna önümüzdeki sezon bir de kendim oynamayı planladığım bir başka Beckett metni de eklenecek sanırım. Şu sıralarda ‘Oyun’u tekrardan Studio Oyuncuları ile bambaşka bir şekilde ele alıyoruz. Prömiyer Ocak sonunda.

‘Godot’yu Beklerken’ seyirciyi tedirgin eden, düşündüren absürt tiyatronun en iyi örneklerinden biri. Peki neyi, nasıl bir yöntemle eleştiriyor?
‘Godot’yu Beklerken’, son derece zekice, iki katmanlı bir yapıyla okutur kendini. Birinci katmanda, sahnede bir oyunun varolması zorunluluğu gibi son derece yalın bir zorunluluktan yola çıkarak, sonlu olmasına karşın sürdürülen ve yaşanmak zorunda olan  insan hayatının irrasyonalitesine dikkat çeker. Zorunlu sona doğru ilerleyen bu hayatı şekillendiren ve anlamlandırdığı düşünülen bütün küçük özlemleri, yıllar geçtikçe rafa kaldırılan hayallerin boşunalığını ortaya koyan çok yalın bir metindir.

“Beckett'ın zekası ve hayatın trajikliğine ironik yaklamışımı benim için her zaman çok çekici oldu.”

Tiyatro tarihinin en tartışılan karakterlerinden biri Godot. Herkes için bambaşka bir kişiyi ifade ediyor. Sizin için kim?
Godot, benim için özellikle hiç kimse değil. O, yaşamın irrasyonalitesini kendine kabul ettirebilmek için insanın var ettiği her şeye tekabül edebilir.

Absürt tiyatronun alışılmışın dışındaki dili seyirciyi yer yer zorlayabiliyor. Siz nasıl bir yorum ortaya koydunuz? Bizzat  geliştirdiğiniz ‘performatif sahneleme ve oyunculuk yöntemi’ bu yorumla nasıl kesişiyor?
Absürt tiyatro dilinin seyirci için zor olduğu fikrine pek katılmıyorum. Hele Beckett metinleri son derece yalın ve açık metinler aslında. Bence nasıl ele alındığı ve nasıl sahnelendiği önemli. Metinlere taşıdıkları dürüstlük ve yalınlıkla yaklaşılırsa, kendi içlerindeki yapıları çok açık okunabilir. Bu oyunların, soyut sanat eserlerinin alıcısından her zaman beklediği gibi, seyircisinden bir emek beklediği kesin. Ama emek vermenin bizatihi kendisi eğlencelidir zaten, yeter ki buna değer bir eser ya da sahne yaratılabilsin. Performatif sahneleme yöntemi, yıllardır tam da bunu gerçekleştiriyor aslında.

Seyircisine, ondan beklediği emeğe değer bir artistik haz ve eğlence sunuyor. Yöntem, bu sahnelemenin tam merkezinde duruyor. 

Sizin yorumunuzda güncel dokunuşlar da var mı?
Ben Beckett da sahnelesem, klasikleri de sahnelesem, benim sahneden beklediğim, metnin beklediği ile yetinmediği ve kendi diline ihtiyaç duyduğu için, metinleri yeniden şekillendiririm. Bu nedenle oyunda yaptığım kısaltmalar, tekrarlar, sahnede olup biten ve yaratılan ‘şimdiki zaman’ın ta kendisi. Tümüyle bu rejinin elinden çıkma olduğu ve sahnede şimdiki zamanda oynayan oyuncularla can bulduğu için de bugünün ‘Godot’yu Beklerken’i tabii ki.

Oyunla ilgili en çok konuşulan şeylerden biri olan fondaki dairesel ve lineer şekillerin anlamları nedir? Ya da bir anlamları var mı?
Gariptir, oyunu seyreden tiyatro seyircisi, bu sorduğunuz dairesel formlarla doğrudan ilişki kurup, onları tam da oldukları gibi anlamlandırabilirken, ‘Godot’yu Beklerken’ hakkında belli bir ölçüde bilgisi olduğunu düşünen seyircilerin bir kısmı bunu yapmakta zorlanıyor. Son derece basit aslında. Oyun metninde zaman için bir ölçü yaratan ve yaşamı anımsatan ay ve güneş, benim sahnelememde oyun katmanında, oyun kurallarını ortaya koyan sinyaller olarak süperpoze şekilde çevirisine kavuştu. Beckett’n da dediği gibi, görünene hiç de taşımadığı anlamları yüklemeye çalışma alışkanlığı ya da çabası, yalın ve sarih olanın okunmasını zorlaştırıyor demek ki. Önyargısız seyirci bu yalınlığı algılamakta çok daha açık oluyor.

İyi oyunculukların bu yorumun başarısına katkısı yadsınamaz. Kadro nasıl oluştu? Hep kendi öğrencilerinizle mi çalışıyorsunuz?
Kadronun tamamı Studio’dan yetişen çok iyi oyuncular. İnsanın bir zamanlar öğrencisi olan ama daha sonra yol arkadaşına dönüşen sanatçılarla çalışması büyük bir zevk. Birkaç kuşak Studio’luyu bir araya getirdik bu oyunda. Ben daha oyunu ele aldığımda kadro esas olarak kafamda hazırdı. Sadece bir rol için bir oyuncu arkadaşımızın rahatsızlığı nedeniyle birden fazla arkadaşımızla değerlendirme yapmak zorunda kaldık ama bence bütün roller tam da oynaması gereken oyuncular tarafından oynanıyor. Studio’dan yetişen ve performatif yöntemi öğrencilikten itibaren içine sindirmiş oyuncularla çalışmak benim için bir ayrıcalık.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm