Tiyatroyu Dinlemek

Türkiye’de basılan ve sahnelenen yeni yabancı oyun metinlerinin yetersizliğini fark eden Behiç Cem Kola ve İlda Özgürel, Metin Keşfi projesini başlattı. Kadıköy Theatron’da düzenlenecek oyun okumalarının ilki öncesi ikiliye merak ettiklerimizi sorduk.

Yazan:
Nadir Sönmez
Reklâm

Okuma tiyatroları, çoğunlukla oyun metinlerinin tanıtılması ve sahnelenmelerinin önünün açılması için gerçekleştiriliyor. Oyuncular kısa bir prova sürecinde bir yönetmen eşliğinde metin üzerinde çalışıyor ve seyirci karşısına tekstleriyle çıkıyorlar. Oyun metinlerinin yetersizliğini fark eden Behiç Cem Kola ve İlda Özgürel'e Metin Keşfi hakkında merak ettiklerimizi sorduk.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Behiç Cem Kola Kadıköy Theatron çatısı altında yazar, yönetmen ve oyuncu olarak çalışıyorum.

İlda Özgürel 2009 yılında Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nde tiyatro eğitimime başladım ve Kadir Has Üniversite’sinde oyunculuk eğitimime devam ettim. Bir süredir de aktif olarak çeşitli tiyatrolarda oyunculuk yapıyorum. Şu sıralar Behiç’le tasarladığımız Kadıköy Theatron’daki Metin Keşfi projesinin yürütücülüğünü üstleniyorum.

Metin Keşfi nedir?

İlda Yeni yabancı oyun metinlerini izleyiciyi ile buluşturmayı hedeflediğimiz bir proje. Yakın dönem dünya tiyatrosunda yankı uyandıran, sevilen çağdaş oyun metinlerini bulup her ay bir oyun olmak üzere okuma tiyatrosu olarak sahneleyeceğiz. Bu sezon toplam 10 yeni oyunu seyirciyle buluşturacağız. Önümüzdeki sezon için hedefimiz her hafta bir yeni oyunu tiyatro izleyicisi ve profesyonelleriyle buluşturmak.

Nasıl yola çıktınız?

Behiç Proje biraz kişisel, biraz teatral bir ihtiyaçtan ortaya çıktı. Temelde dünyada neler oluyor; şu sıralar kimler, hangi topluluklar neler oynuyor; hangi çağdaş yazarlar hangi konular üzerine çalışıyorlar gibi bir araştırma yapmaya başladım. Bu bilgilerin derlenip toplandığı Dramatist Play Service ve Scribd gibi bazı internet sitelerine rastladım. Metinlere göz attıkça, İstanbul’da yaşadığımıza çok benzer teatral sıkıntılar üzerine çalışan yabancı yazarlar olduğunu keşfettim. Daha detaylı bir araştırmaya girişince, aslında bize ait olduğunu düşündüğüm, yani yalnızca İstanbul’daki özel tiyatroların derdiymiş gibi gelen meselelerin aslında her şehirde, her ülkede benzer şekillerde zuhur ettiğini gördüm.

İlda Benim için tamamen bencil bir yerden başladı aslında. Üzerine çalışmak için bir metin arayışına girdiğim sıralarda yeni yabancı metinlere ulaşmanın ne kadar zor olduğunu ve sürekli aynı metinlerin sahnelendiğini fark ettim. Behiç’in bahsettiği sitelerle tanışmam bu esnada oldu. Bu siteler yabancı metinlere belirli bir ücret karşılığında çevrimiçi ulaşma imkanı sağlıyordu. Bu vesileyle çevirisi olmayan birçok oyunu okuma fırsatım oldu. Dünyada şu sıralar neler yazılıyor, neler oynanıyor gibi konularla biraz daha yakınlaşma fırsatı bulmuş oldum aslında. Bu sırada keşke bu metinleri okuma tiyatrosu aracılığıyla bizimle tanıştıran bir ekip olsa, ben de gidip oradan kendime üzerine çalışılacak bir oyun bulsam diye düşünmeye başladım. Bir süre sonra bir muhabbet esnasında Behiç, Kadıköy Theatron bünyesinde böyle bir şey yapmak istediğinden söz etti. Ben de bu projenin benim hayalim olduğunu, gerçekleşmesinden ne kadar mutlu olduğumu dile getirdim. Birkaç gün sonra Behiç “Madem bu senin de hayalin neden bu projeyi sen yürütmüyorsun?” diye sordu. Ve bu şekilde Metin Keşfi projemizin temelleri atılmış oldu.

Projede yer alacak metinlere nasıl karar verildi?

Behiç Basit bir karar mekanizmamız var; kendi oynamak isteyeceğimiz metinleri seçiyoruz. Yapısı ilgimizi çeken, oynamaktan keyif alabileceğimiz ve bir özel tiyatro olarak prodüksiyon anlamında da altından kalkabileceğimiz oyunları seçiyoruz.

İlda Ya da Türkiye’de yapıldığını görmekten mutlu olacağımız, izlemekten keyif alacağımız metinleri tercih ediyoruz. Örneğin, sahnelemeyi çok istediğim bir oyun vardı ama mümkün olmadı. Ancak yapılmasını çok istiyorum. O metni de Metin Keşfi aracılığıyla seyirciyle buluşturacağız. Kim bilir, belki biri benim gibi çok sever ve sahneler, ben de keyifle izlerim. 

İyi oyun çevirisi nasıl yapılır? Oyun çevirileri zamanla eskir mi?

İlda Çok önemsediğim bir konu bu. Oyunun dramatik yapısını okuma becerisine sahip biri tarafından yapılması çevirinin en önemli noktası bana kalırsa. Çünkü dramatik bir eserin çevirisi başka türlerin çevirisinden oldukça farklı. Bir oyunda asıl izlediğimiz şey eylemlerdir ve çoğunlukla sözler yoluyla açığa çıkmaktan ziyade sözlerin arkasına gizlenirler. Bu nedenle tiyatro konusunda bilgisi yeterli olmayan bir çevirmen tarafından çevrilen metinlerde oyun için oldukça önemli koşulların ve eylemlerin kaybolduğunu görüyoruz maalesef. Çeviri metinlerin sahnelenmesi aşamasında en çok yaşadığımız problemlerden biri bu. Mesela sahneyi çalışırken bir anda eylem çizgisinde bir kopukluk olur, sözler birbirine bağlanıyormuş gibi görünür ama prova sırasında sahneyi bağlayamazsınız. Ben böyle bir durumla karşılaştığımda eğer çeviri bildiğim bir dilden yapılmışsa metnin orijinaline dönüp bakıyorum ve çoğunlukla da bu bahsettiğim sorunla karşılaşıyorum.

Behiç Kendi zamanının ruhunun farkında olan her çevirmen iyi oyun çevirisi yapabilir. Burada benim asıl olarak ilgilendiğim nokta, oyun çevirisinin nereye ve kime yapıldığı. Çeviriden bir edebi eser değil, oynanacak canlı bir metin diye bahsediyorsak eğer, çevirmen bu metinleri kimin konuşacağını, en azından oyunun nasıl bir tiyatro anlayışıyla sergileneceğini, nasıl bir mekanda sahneye konulacağını bilmeli. Çeviri kokan oyunlar, ‘havaya’ yapılmış, mekanı ve imkanı olmayan çeviriler. Okuyunca oyuna dair bir fikrimiz mutlaka oluyor yani anlıyoruz, hayal ediyoruz; fakat oynamak için çevirmek biraz daha katmanlı bir mesele. Bu sebeple, biz bu çevirileri, Kadıköy Theatron’da kendimiz okuyacağımızı bilerek yapıyoruz. 

Bir metnin okuma tiyatrosu için uygun olmaması gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Ya da tam tersine okumaya elverişli metinler var mıdır?

İlda Ben böyle bir ayrımın söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Elbette okuma tiyatrosu olarak yapılması daha kolay ve daha zor diyebileceğimiz metinler oluyor. Örneğin, iki kişinin bir evin içinde birbirleriyle konuştuğu bir oyunu yapmak, birçok ayrı mekanda geçen ya da prodüksiyon gerektiren bir oyunu yapmaktan daha kolay. Bu yalnızca okuma tiyatrosu için geçerli bir durum değil üstelik, sahneye koyulan her oyun için aynısını söylemek mümkün. Ancak ben yaratıcılığın tam olarak bu kısıtlama ve zorluktan doğduğuna inanıyorum. Sahnede bir kar fırtınası yaratamıyorsanız bir avuç pamuğu havaya atarsınız ve seyirci size inanır, hayal gücünü sizin işinize ortak eder. Tiyatronun güzelliği biraz da burada gibi geliyor bana, seyirci ve oyuncunun aynı anda, aynı mekanda birlikte hayal kuruyor olması.

Oyun okumalarının prova süreci nasıl geçiyor? Oyuncuların ve yönetmenin derinlemesine bir çalışma yürütmesi mümkün mü yoksa sadece metni duyurmakla mı yetiniliyor?

Behiç Okuma tiyatrosu dediğimiz zaman çoğu insanın aklında birçok farklı şey canlanıyor. Hatta geçenlerde böyle bir blog yazısına rastladım; bir izleyici okuma tiyatrosunun tam olarak ne olduğunu öğrenmeye çalışma sürecinden bahsediyordu. Oyuncu ve yönetmen arkadaşlarına danıştığından ve birbiriyle tutarlı olmayan birçok tanıma ulaştığından yakınıyordu yazıda. Oldukça da haklı aslında. Henüz keskin çizgilerle tanımlayabildiğimiz bir şey değil okuma tiyatrosu. Ancak belki masa başı ve yarı yapılandırılmış olarak ikiye ayırabiliriz. Bizim yapmaya çalıştığımızdan yarı yapılandırılmış olarak söz edebiliriz sanırım. Yönetmenin ufak da olsa bir tasarımının olduğu, bir oyun kadar olmasa da oyuncularla sahneler ve karakterler üzerine çalışılmış ve birkaç prova yapılmış okumalar olmasını önemsiyoruz. 

Metin Keşfi, seçilen oyunların sahnelenmesinin önünü açabilir mi?

İlda Bu tam da bizim amaçladığımız şey aslında. Yönetmenler, oyuncular ve tiyatro öğrencileri gelip yeni metinlerle tanışsınlar ve severlerse bu oyunlar üzerinde çalışsınlar, onları sahnelesinler istiyoruz. Çünkü sahnelemek adına metin araştırma süreci oldukça sancılı bir süreç. Özellikle de ülkemizde. Çünkü çevrilen yeni yabancı metinlerin sayısı oldukça az. Metinlerin orijinaline ulaşmak ise pahalı ve zor. Bu süreçte birçok oyun okumanız gerekiyor ve 50 tane oyun okuyorsanız belki bir tanesi güzel çıkıyor.  Amacımız aslında bir bakıma bu metin araştırması sürecini tiyatro profesyonelleri için kolaylaştırmak. Bu süreçte birçok metin okuyor, onların arasından eleme yapıyor ve çeviriyoruz. Bir bakıma bu sıkıntılı süreci kolaylaştırmaya çalışıyoruz ki daha çok yeni metnin sahnelenmesinin önü açılsın. 

Projeniz kimlere hitap ediyor?

İlda Öncelikli olarak tabii ki tiyatro ile profesyonel ya da amatör olarak ilgilenen herkesin yeni metinleri keşfetmesi için bir fırsat. Ancak bu yalnızca tiyatro icra eden kişileri ilgilendiren bir proje değil. Özellikle yaşadığımız bu dönemde bir şeylere vakit ayırmak zorlaştı. YouTube videolarını bile orijinal hızında izlemiyoruz artık. Dolayısıyla bir kitap okuyabilmek de o kadar kolay değil bu hızın içinde. Ama birbirimizin hikayelerini duymaya devam etmek gerekiyor. Bunu yaşadığımız çağı kötülemek amacıyla söylemiyorum. Bence yaşadığımız çağ ile savaşmaya gerek yok. Bu çağın ihtiyaçlarını görüp ona göre üretim yapabilmeliyiz. Sesli kitap uygulamalarının şu sıralar bu kadar popüler olma sebeplerinden biri de bence bu. Çok da hoşuma gidiyor. Yeni bir hikaye duymak isteyen herkes gelip etkinliklerimize katılabilir. 

Projeyle ilgilenenler etkinlik tarihlerinden nasıl haberdar olabilir?

Behiç Kadıköy Theatron’un Instagram sayfasından ya da internet sitesinden duyurularımızı takip edebilirler. İnternetle çok haşır neşir olmayan izleyicilerimiz içinse Kadıköy Theatron'un Yeldeğirmeni sahnesinin önüne o ayın okuma tiyatrosu projesini yazdığımız küçük bir tabela koyacağız. 8 Aralık Pazar günü saat 18.00’da Matthew Lopez’in ‘Georgia Mcbride Efsanesi’ isimli oyununu Kadıköy Theatron'da okuyacağız.

 8 Aralık’taki ilk okuma ücretsiz, rezervasyon için: (0535) 027 13 20. kadikoytheatron.org, www.instagram.com/kadikoytheatron

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm