Türkan Şoray'ın aykırı rolleri

Sinemanın sultanının 50 yılı aşan sinema kariyerinin en sıra dışı anlarını hatırlıyoruz

Yazan:
Ralf Cebeci
Reklâm
Seninle Ölmek İstiyorum, Ömer Lütfi Akad, (1969)

Seninle Ölmek İstiyorum, Ömer Lütfi Akad, (1969)

Türkan Şoray isminin parlamaya başladığı dönemlerde, seyirci onu melodramların güzel ve mağdur kızı olarak görmeye alışmıştı. Şoray’ın ‘Seninle Ölmek İstiyorum’da canlandırdığı mutsuz burjuva kadını bu yüzden filmografisinde farklı bir yere sahip; Şoray, karakterinin daha önceki filmlerindeki gibi kabullenen ve erkeğin gücüne sığınan bir kişiliğe sahip olmadığını söylüyor. “Hayatı sorgulayan, baskıya başkaldıran, aşkı, özgürlüğü seçen bir kadındım.”

Ateş Parçası, Atıf Yılmaz, (1971)

Ateş Parçası, Atıf Yılmaz, (1971)

Bu filmde Türkan Şoray, bildiğimiz halinden çok farklı. Şoray, lunaparkta palyaçoluk yaparak hayatını kazanan bir kızı canlandırıyor ve palyaço makyajıyla seyircinin tanımakta zorlanacağı bir şekilde beyaz perdede beliriyor. Komedi yeteneklerini gösterme fırsatı bulduğu için Şoray rolünü zevkle oynamış, koca pabuçlarıyla sette gezmekten de epey hoşlanmış.

Reklâm
Bir Aşk Masalı - Ferhat ile Şirin, Ejder İbrahimof, (1978)

Bir Aşk Masalı - Ferhat ile Şirin, Ejder İbrahimof, (1978)

Nazım Hikmet’in tiyatro eserinden uyarlanan ve bir Türkiye-Rusya ortak yapımı olan filmde Türkan Şoray, kötü bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Mehmene Banu karakteri, aşık olduğu Ferhat’ı ölüme gönderen, gaddar bir hükümdar. İyiler takımında görmeye alıştığımız Şoray için epey farklı bir deneyim, kendisi de bu yüzden ilk başta film teklifine çekinceli yaklaştığını, fakat çok güzel bir rol olduğu için kabul ettiğini söylüyor.

Mine, Atıf Yılmaz, (1982)

Mine, Atıf Yılmaz, (1982)

Bir kadının sevgi nedir bilmeyen kocasından kurtulma çabasını anlatan ‘Mine’nin, sinemamızda kadına gerçekçi yaklaşan ilk filmlerden biri olduğunu söylüyor Türkan Şoray. Ayrıca aşk sahneleri sebebiyle film tekliflerini reddeden Şoray’ın tabularını yıktığı bir film ‘Mine’. Sinemadaki kimliğini değiştirebileceğini, oyunculuğunda onu farklı bir yere taşıyabileceğini düşündüğü için Şoray bu rolü kabul etmiş.

Reklâm
On Kadın, Şerif Gören, (1987)

On Kadın, Şerif Gören, (1987)

Köylü, gazeteci, feminist, seksi bir anne, 80 yaşında bir kadın… Türkan Şoray ‘On Kadın’da farklı sosyal konumlardan, 10 ayrı karakteri canlandırıyor. Yaşlı kadın karakteri için Şoray’a yapılan makyaj epey başarılı, hatta Şoray’ın anlattığına göre çekimler sırasında kendisini görüp, çok yaşlandığını sanan ve üzülen hayranları bile olmuş.

Şahmaran, Zülfü Livaneli, (1993)

Şahmaran, Zülfü Livaneli, (1993)

90’lar çocuklarının kâbuslarında hatırı sayılır bir role sahip olan bu filmde Türkan Şoray bedeni yılan, yüzü insan olan Yılanlar Kraliçesi Şahmaran’ı canlandırıyor. Film için hazırlanan yılan kostümünün 10-15 metrelik bir kuyruğu varmış. Şoray, kuyruğun içine hapsolduğu çekimler boyunca çok zorlandığını, ama farklı bir rol olduğu için epey keyif aldığını söylüyor.

Reklâm
Suna, Engin Ayça, (2007)

Suna, Engin Ayça, (2007)

Çekimlerinde Türkan Şoray’ın alışık olmadığı bir üslup kullanıldığı için mühim bir film. Uzun süren tek planlara sık sık yer veren filmde kamera Şoray’ı takip ediyor, hareketlerini izliyor. “Aslında bir oyuncu için avantaj bu tarz çekim,” diyor Şoray. “Kesilmeden çekilince yakaladığınız duyguyu devamlı sürdürebiliyorsunuz; tiyatro sahnesindeki gibi.”

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm