Sónar İstanbul Rehberi

Elektronik müzik üretimlerine 90’lı yıllarda Almanya’da başlayan Şilili müzisyen, prodüktör ve DJ Matias Aguayo, minimal tekno gelenekleriyle Güney Amerika’ya has ritmik katmanları bir araya getiriyor. Yalnızca kendi sesini kullanarak kaydettiği ‘Ay Ay Ay’ (2009) ve çeşitli ruh halleri ile disiplinleri kesiştirdiği ‘The Visitor’ (2013) albümleri, Matias Aguayo’nun şarkı yazımında yelpazesinin ne denli geniş olduğunu kanıtlamıştı. Müzisyenin Battles, Discodeine ve Aza Zander’le yaptığı düetler de müzikal yolculuğunun farklı dönemlerinden izler taşıyor. Günümüz müzik sahnesinin en yaratıcı isimlerinden biri olan Matias Aguayo, 2009 yılında Kompakt bünyesinde hayata geçirdiği Cómeme adlı plak şirketinden de harika kayıtlar yayınlıyor.

Nosaj Thing, Alpha Pup ve Innovative Leisure gibi prestijli etiketlerle çalışan ABD’li prodüktör Jason Chung’ın projesi. Müzisyenin şimdiye dek yayınladığı iki EP ve üç uzunçalarda yarattığı atmosferin cazibesine kapılmamak mümkün değildi. Geçtiğimiz yıl dinleyicinin algısıyla oynayan ‘No Reality’ isimli bir EP piyasaya çıkaran Nosaj Thing’in parçalarını her dinleyişte farklı bir detaya hayran kalmak mümkün. Radiohead, HEALTH, Philip Glass ve Flying Lotus gibi isimlere remiksler yapan Nosaj Thing, her zaman fazlasıyla hareketli olan Los Angeles müzik sahnesinin son 10 yılına damgasını vurmuş isimlerden biri. Müzikle ilgilenmeye henüz 12 yaşında turntable çalarak başlayan Chung, hip hop, drum ‘n’ bass ve glitch gibi türler arasında nitelikli bir köprü kuruyor.

Uzun bir sessizliğin ardından bir yıl arayla yayınladığı iki albümüyle, aradan geçen dönemde yeni işitsel yapılara ve şarkı formlarına olan tutkusundan hiçbir şey kaybetmediğini ispatlayan İrlandalı müzisyen Róisín Murphy, elektropop ve avangart estetikleri bir araya getiriyor. 90’lı yıllarda bir parçası olduğu Moloko’yla birlikte dans pistlerinde sesi en çok duyulan müzisyenlerden biri olan Róisín Murphy, etkileyici sahne kostümleri ve en ince detayına kadar düşünülmüş, müzik ve performans sanatını harmanlayan canlı performansıyla da büyük övgü topluyor. Albümlerinde bir başka Moloko üyesi ve Fatboy Slim, Sia ve Lao Che gibi isimlerle çalışmış olan İngiliz prodüktör Eddie Stevens’la güçlerini birleştiren Murphy, müzikal üretimlerine lise yıllarında kurduğu post-punk grubuyla başlamış. İrlandalı müzisyen, kariyeri boyunca sıklıkla dinleyicilerini beklenmedik yerlerden vuran işlere de imza attı. 2014 yılında yayınlanan ve tamamı eski İtalyan hitlerinin yeni yorumlarından oluşan ‘Mi Senti’ isimli ilginç derleme bunun en güzel örneği.

Son yıllarda Norveç’ten Avrupa’ya yayılan space disco akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Prins Thomas, DJ setleriyle başladığı kariyerinde farklı sularda yüzdüğü birçok albümü peşi sıra yayınladı. Kurucusu olduğu Full Pupp etiketiyle benzer yaklaşımlarda üretimler yapan müzisyenlerin albümlerini de yayınlayan Prins Thomas, albümlerinde krautrock, disko, funk ve saykedelik öğeleri harmanlıyor. Son olarak uzun soluklu bir ambient seansı olan ‘Principe Del Norte’ albümünü Smalltown Supersound’dan yayınlayan Prins Thomas, bu yıl da yeni bir albüm ve çeşitli ortaklıklarla karşımıza çıkacak. Aynı zamanda bir plak koleksiyoneri olan Prins Thomas’ın DJ setinde sizi nelerin beklediğini merak ediyorsanız Todd Terje, The Chemical Brothers ve Bryan Ferry gibi isimlere yaptığı remikslere bir kulak kabartın!

İlk kez 1994 yılında düzenlenen Sónar, müziğin yanı sıra yaratıcılık ve teknoloji alanında yeniliklere de kucak açıyor. Ses ve görsellik üzerine çalışmalar yapan çeşitli sanatçılar ile oluşumları festivallerinin bir parçası haline getiren Sónar, birçok yeni sahne teknolojisinin de ilk kez sahnelendiği festival oldu hep. Sónar + D ismiyle farklı bir kolda çalışmalarını sürdüren ekip, festivallere ev sahipliği yapan şehirlerden, farklı disiplinlerde üretimlerini sürdüren sanatçıları bir araya getiren programlarıyla ilgi çekiyor. Teknoloji ve sektöre dair çeşitli panel ve buluşmalar gerçekleştiren bir platform olarak da tanımlayabileceğimiz Sónar + D, kültür sanat alanında yeni akımları takip ederek geniş kitlelere ulaştırıyor.

Geçtiğimiz yıl Barcelona’da gerçekleşen festivalde sanal gerçeklik alanındaki yeniliklere yoğunlaşan Sónar + D, yaklaşık dört bin katılımcının yer aldığı konferanslar ve atölye çalışmaları düzenlemişti. Sónar + D, İstanbul’da da incelikle hazırlanmış bir programla karşımızda. Küratörlüğünü Lalin Akalan’ın üstlendiği Audiovisual programında hem Türkiye’den hem de yurt dışından birçok heyecan verici performans gerçekleşiyor. Audiovisual’ın teknoloji ve sanatı kesiştiren programından üç performans seçtik:

New York ve Berlin’in yeraltı müzik sahnelerinin dikkat çekici isimlerinden Cem + RG’nin modüler ekipmanlar kullanarak çalacağı ambient setine, Türkiye’nin en heyecan verici görsel oluşumlarından NOS Visual Engine eşlik ediyor. Audiovisual programının en özel performanslarından biri olacağı kesin. Deniz Kader ve Candaş Şişman’ın 2011 yılında hayata geçirdiği NOHlab’in Osman Koç’la birlikte kurduğu NOS Visual Engine kolektifi, bugüne dek görsel iletişimde sınırları zorlayan projeleriyle birçok prestijli ödül kazandı.

Ankara çıkışlı plak şirketi ve yayınevi Wounded Wolf Press’in kurucularından Atay İlgün, görsel-işitsel performanslarında, dijital dünyanın sınırlarını esneterek kendine has bütünler yaratıyor. Dijital şiir tekniği ve modern kompozisyonları harmanlayan İlgün, içinde bulunulan ortam ve zamana göre çeşitlilikler gösteren, izleyicilere gerçeklik algısını sorgulatan bir performansa imza atıyor.

Kariyeri boyunca ilham verici çalışmalara imza atmış Japon müzisyen ve görsel sanatçı Ryoji Ikeda’nın ‘Supercodex’ isimli canlı performansı, ses ve görsellerin sıra dışı bir perspektifle işlendiği bir deneyim vaat ediyor. Ikeda’nın performansında kullandığı kaynakların bileşenlerine matematiksel ve fiziki hassasiyetle yaklaşarak hayata geçirdiği ‘Supercodex’ projesi, Japon sanatçının 2013 yılında yayınlanan aynı isimli albümünden yola çıkıyor.