İstanbul'un en iyi pastaneleri

Minval ortamına kolayca uyum sağlayacağınız, başkaları keşfetmesin de kendinize saklamak isteyeceğiniz türde bir yer. Akmerkez’in karşısındaki Zeytinoğlu Caddesi’nde, semtin dükkanlarını ve esnafını gözlemleyebileceğiniz kısa ve zevkli bir yürüyüş yaptıktan sonra mekana ulaşıyorsunuz. Mimarileri birbiriyle uyumlu binaların önündeki ağaçlar ve bahçeler semte dinginlik veriyor, Minval de sağlığı ve sakinliği önemseyenler için semtin havasıyla uyumlu bir atmosfer sunuyor. Kurucusu Zeynep Karahan geleneksel üretim anlayışını ve yemek hazırlanışında zanaatkarlığı ilke olarak benimsemiş. Kaliteli ve organik olmayan malzemelerine mutfağında yer vermiyor. Tereyağı, süt ve yumurtasını çiftliklerden temin ediyor. Yemeklere geçmeden önce Minval’in eşsiz bir kahvesi olduğunu dile getirelim. Americano hem sunulduğu bardağın inceliğinin içim zevkini artırmasıyla, hem lezzetiyle, hem de fiyatının uygunluğuyla Minval’e gitmeniz için başlı başına bir gerekçe. Yanına, her birinde Fransa menşeli Valrhona çikolata kullanılmış Malakoff, Florentine ya da sable palet d’or seçeneklerinden birini sipariş ederek ağzınızı tatlandırabilirsiniz. Gösterişe başvurmadan şık ve zarif olmayı başaran mekanın sade yemek sunumlarında malzemenin kendisi ve tazeliği öne çıkarılmış. Sabit menülerinde kuşkonmaz, bezelye ve otlu pırasa ile hazırladıkları ekmek üstü ve otlu & peynirli yumurta gibi seçenekleri bulunuyor. Eğitimli personelin çalıştığı mutfaklarından ayrıca her güne özgü yemekler de çıkıyor. Minval ekibi

Markiz’in yokoluşuna izleyici kaldık. İnci Pastanesi’nin taşınmasına alışmaya çalışıyoruz. Beyoğlu’nun en az onlar kadar ünlü ve eski simalarından Patisserie de Pera ise bir otel bünyesinde yer almasıyla hakettiği değeri görüyor.   121 yıllık pastane Patisserie de Pera, dekorasyonun kraliçesi olarak tanınan Anouska Hempel’in tasarımıyla baştan aşağı yenilendi. Yeni Zelanda kökenli bir iç mimar olan Hempel özellikle Londra’da ünlü bir isim, aynı zamanda bir sinema-TV yıldızı ve Blakes ve Hempel otellerinin sahibi. Hempel ev, restoran, bahçe, mobilya, yat ve moda tasarımı konusunda da üretken bir isim. New York Metropolitan Museum ve London V&A Museum’da tasarladığı kıyafetlerin yer aldığı sergiler, Tom Aikens’ın Londra’daki restoranı, Lokum’un İstanbul ve Londra dükkânları imza attığı işlerden birkaçı.   Patisserie de Pera içinse pastanenin öyküsü ve köklü tarihi nedeniyle geçmişine ve değerlerine saygıda kusur etmeyen, nostaljiden de taviz vermeyen bir tasarım fikri oluşturdu. Hempel’in yeni tasarımının yanı sıra menüde de yenilikler var. Kahveli, çilekli, vanilyalı macaron’lar, ev yapımı çikolatalar; yeni reçetelerle hazırlanan ekler, opera kek, Paris-Brest gibi Fransız işi tatların hakim olduğu pastalar ve sandviçler var. Servis pastanenin ilk günlerindeki gibi hâlâ kristal çay bardaklar, gümüş çatal bıçaklar, porselen tabaklar ve dantel peçetelerle yapılıyor. Sabahın ilk saatlerinde Patisserie de Pera’yı buram buram kruvasan kokuları sarıyor. Pera’nın Par

Pastel, mis gibi tereyağı ve şeker kokan, safkan Fransız, butik bir pastacı. Bir duvarında kaynak pasta kitapları, bir köşesinde laboratuvar düzenini andıran temizlikte ve düzendeki vitrini yer alıyor. İç ve dış cam vitrininde eşit aralıklarla dizili klasik Fransız tatlıları ve tatlı atıştırmalıkların her biri (Mont Blanc, Religieuse, Pralinette, muzlu çikolatalı muffin vb.) sadece görüntüleriyle sizi mest etmeye yetiyor. Geniş masaları, şık bardakları ve kumaş peçeteleri ile Paris’te Jacque Genin’deymişsiniz gibi hissettiriyor. Zaten Pralinette’leri, Religieuse’leri ile tat konusunda Fransız şeflerle yarışabilecek noktada. Çikolatalı Kahveli Opera fonda Andre Rieu varmış gibi bir his bırakıyor. Sanki o tatlı bitene kadar o keman da susmayacakmış gibi. Menü bu kadarla da kalmıyor. Çeşitli tartlar (özellikle ananaslı dacquoise), paketli de satın alabileceğiniz kurabiyeler (granola barları bile var), glutensiz muffin’ler ve tatlı atıştırmalıklarla son derece tatmin edici. Yanında da kahve ve soft drink seçenekleri var.   İlk dikkatimizi çeken detaylardan biri de servis elemanı oldu. İstanbul’un en temiz ve nazik delikanlısı. Pastaların endamına, zarafetine uygun olacak şekilde beyaz örtüsü, tabağı, kahve fincanı ile inanılmaz özenli bir servis yapıyor. Tüm bu işleyişin arkasında hayran olduğumuz bir isim var, genç şef Yasemin Aral. New York French Culinary’de okumuş, Londra’da Claridge’s ve Harrod’s da çalışmış. İstanbul’da da Four Seasons deneyimi var. Pastel’i

Yıllarca yatırım bankacılığında çalışmış olan Hande Önel, Arnavutköy’de açtığı Mumsy ile pasta ve tatlı sektöründe kendine iddialı bir yer açma hazırlığında. Fransız pastaneciliğini model alan Mumsy’de sunduğu pasta ve tatlılar da Paris’teki dükkanların vitrinlerinde görebileceğiniz türden. Önel öne çıkan lezzetlerinden Flan Parisien’i (25 TL) anlatırken hem krem karamel, hem de crème brûlée’ye benzediğini ancak ikisinden de güzel olduğunu söylüyor. Bu tatlının özellikle yanık üst kısmının görüntüne karşı koymak zor. Eklerlerini de Fransız usulü yapıyorlar ve hamurunun çıtır kalmasına özen gösteriyorlar. Lavantalı ekler (22 TL) Mumsy’ye has bir ekler çeşidi ve açık mor rengiyle dikkat çekiyor. Brownie (15 TL) gibi tüm çikolatalı tatlılarında Belçika çikolatası Barry Callebaut’dan şaşmıyorlar. Arnavutköy’ün sosyal trafiği yoğun sokaklarından uzak olmak izole bir karakter vermiş Mumsy’ye. Siparişlere ve özel etkinliklere odaklanmak istedikleri için bu durum bir dezavantaj değil. Ancak isteyenler yine de mekana gidip vakit geçirebilirler. Mimar İlkay Ala’nın tasarladığı bu butik pastanenin şeftali rengi hakimiyetinde sıcak bir ambiyansı var. Sadece hafta sonları sundukları iki kişilik serpme kahvaltıları (90 TL) için bile yolunuzu mekana düşürebilirsiniz. Gittiğiniz mekanlarda sükunet arıyorsanız, Mumsy’yi özellikle tavsiye ediyoruz. Baby shower, doğum günü ve lansman gibi etkinliklerde misafirlerinize akılda kalıcı lezzetler tattırmak istiyorsanız Mumsy’nin ismini aklınızın bir

Fransız konseptli butik bir pastane burası. Amacı pastane kültürünü canlandırmak ve öğleden sonra çay buluşmalarının sıcaklığını yeniden yaşatmak. İçerideki mermer masalar çok şık, sunumlar zarif. Katkı maddesi kullanılmadan hazırlanan tatlılar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Haşhaşlı portakallı kek, damla sakızlı kurabiye, kivili tart, lokumlu kurabiye… Sonbahar renklerini kullanarak hazırladıkları pastaları gözümüze hoş gözüktü. En çok talep görenler ise vişneli ve frambuazlı seçenekler. Tabii, buraya gelmişken Fransız kruvasanı yemeden gitmek olmaz. Özel günleriniz için catering hizmeti de veriyorlar. Arnavutköy Apartmanı 43/A, Arnavutköy.

Ma Baker; artisan ekmek ve pastacılığa dair geniş ürün gamına sahip bir atölyedir. 48 saat fermantasyon ile oraya çıkan ekşi maya ekmekler, özel günler için hazırlanan nefis pastalar ve mevsimsel hazırlanan tatlılar sayesinde üretimden yükselen güzel kokular asla eksik olmaz. En önemlisi de işletme olarak her zaman “iyi gıda” nın peşinden gitmesidir. Her zaman kendini yenileyen ve değişik lezzetlere açık bir mutfaktır.

Nilly’s Patisserie, misafirlerine sıradan pastane mahsüllerinin haricinde, farklı lezzetler ile buluşturmak için 2018'de Gayrettepe’de açıldı. Hem dünya tatlı trendlerini takip ederek hem de kendi tariflerini deneyerek yeni ve sıradışı tatlılar keşfetmeyi çok seviyorlar, bu sebeple vitrinlerinde her hafta farklı lezzetlere yer veriyorlar.

Akmerkez, Teşvikiye ve Bağdat Caddesi’ndeki şubeleriyle bildiğimiz Grandma’nın eşi olan Grandpa, Bebek Parkı’nın tam karşısında. Burada kahvaltının yıldızları, Erzincan tulumu ve eski Anadolu kaşarı gibi yöresel peynirler ve füme etler. Füme antrikotlu yumurta nefis. Dilerseniz yumurtanızı kıymalı ve domatesli olarak da alabilirsiniz. Ne söylerseniz söyleyin, kahvaltınıza mekanın nefis ekli mayalı ekmekleri eşlik edecek. Grandpa’da nefis bir kahvaltının altında Bebek sahilinde yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin. İnşirah Sokağı 1A, Bebek.

Neyse ki Karaköy’ün şeker hamuruna benzeyen mekânı açıldı ve bizi kendinden mahrum bırakmadı. Esra Dandin ve Egemen Şenkardeş çiftinin Dandin Bakery’si önceki halinden biraz daha büyük bir şekilde karşıladı bizi. İçeri girer girmez mekânın bir parçasıymışçasına insanı buyur eden mutfak daha da genişlemiş; pastaları, çörekleri ve içecekleri hazırlanırken izlemek artık daha kolay. Eskiden kullanılmayan üst kat da beş-altı masalık bir alana dönüşmüş. Çaylar, kahveler ve frappe’lerle beraber sunulan kahvaltı menüsünde keçi peyniri ve çırpılmış yumurtayla hazırlanan avokadolu açık tost (26 TL), yaban mersinli krema ve böğürtlen veya vişne reçeli ile gelen scone benzeri mekânlarda bulamayacağınız tatlar. Üstelik kahvaltı menüsünde misafirlerin küçük oynamalar yapmasına da izin veriliyor, anlayacağınız öyle katı kuralları yok Dandin Bakery’nin. Pasta ve çörek büfesi ise Dandin Bakery’nin varoluş sebebi belki de. Günlük olarak değişen hamur işleri hiç tartışmasız önce görüntüsüyle tavlıyor, tadana kadar zaten doymuş oluyorsunuz. 8-15 TL arasında değişen fiyatları gayet makul, ayrıca üç-dört çeşitle de yetinmemişler; baktıkça bakıyorsunuz. Yenilenmiş Dandin tüm tazeliğiyle yine, yeniden Karaköy’ün gözbebeği. Bir de böyle deneyin. Erçağ Akın

Sağlı sollu etrafınızı saran servis arabaları üzerindeki, büyük annelerimizin elinden çıkma hamur işleriyle yarışacak lezzette kekler, kişler, böreklerin arasından seçiminizi yapabiliyorsunuz (minikler 5, normal boy ürünler 15-20 TL civarında dans ediyor). Grandma’yı sadece bir fırın ya da pastane zannetmeyin. Zira sağlıklı salata seçenekleri, hafif çorbalar ve çeşit çeşit bitki çayları ile Grandma her yaşam tarzına hitap etmek konusunda iddialı. Gökçe Algan

Kimbilir kaç yazı geçtiğimiz sene içinde “Karaköy’de yeni açılan mekânların hızına yetişemiyor.” türevleriyle başladı. Vaziyet değişmedi aslında, yine aynı sözleri sarf ettirmeye itecek kadar şaşırtıcı bir hızda kalabalıklaşıyor Karaköy sokakları. Pim’de bu furyada yeni bir halka; Tükkan, Nar Dükkan ve Komodor’un bulunduğu Karaköy’ün en kalabalık sokağında eski bir torna dükkanı ve motor tamircisinin daha ‘kafesel dönüşüm’e yenik düşüp, iki genç girişimci tarafından satın alınmasıyla başlamış bir macera. 25 yıllık deneyime işletmecisi ve güzel bir mimari proje ile yola çıkan bu iki dükkân (Pim’in hemen yanında bir de pastanesi bulunuyor) şimdi Lübnan ve Antakya mutfağı ağırlıklı menüsü ve fırından yeni çıkmış pastaları keşfi bekliyor. Pim’in menüdeki büyük iddiası pita. Lübnan’ın ‘ekmek arası’ kültürü olan pita, burada tahta servisler üzerinde patates kızartması ve özel soslarıyla ikram ediliyor. Pastanesinin vitrininde yer alan ürünlerin de bulunduğu, MSA mezunu aşçılarının elinden çıkma menü yaprak sarmadan makarona, ev yapımı makarnalardan ferah mekânında uzatmalı dakikalar geçirtecek kahvaltı tabaklarına uzanıyor. Yani artık Karaköy’de bir arkadaşınız makaron yerken, siz de içli köfte yiyebileceksiniz, gözünüz aydın. Üstelik de “İçim dışım karbonhidrat oldu, yok mu şöyle güzel bir et?” diyecekler için bonfileler ve T-bone steak’ler de mevcut. Pitalar ve tüm tatlılar Pim’in yanındaki minik pastanesinde pişiyor. Her mevsim soğuk severim diyenler kapıdan kafasını uzatan kışa

Miss Delicious Bakery’nin turkuaza ve cam göbeğine çalan masum bir renge boyalı cephesi yoldan geçenleri içeri davet ediyor. Vitrine baktığınızda ise tatlıcılığın bir zanaat olduğunu hatırlıyorsunuz. Pastaların süsleme detaylarındaki işçiliğe akıl sır erdirmek güç. Yemek yerine uzun uzun bakmak isteyeceğiniz kadar etkileyici görünüyorlar. Flamingo desenli pastaları gerçekten efsane. Çiçeklerle süsledikleri floral cake’lere de bayıldık. Çilekli victoria cake, double chocolate cupcake, Oreo cheesecake, limonlu ekler… Kendinizi şımartmak için bahane çok. Kahve ve çay eşliğinde mekanın keyfini çıkarabilir ya da özel günleriniz için sipariş verebilirsiniz. Sabah kahvaltısı için yolunuz düşerse sıcacık tam tahıllı poğaçalarını tavsiye ederiz. Beyazgül Caddesi 28, Arnavutköy.