Yeme-içme
Fotoğraf: Dan Gold, Unsplash
Fotoğraf: Dan Gold, Unsplash

Bu ay keşfetmeniz gereken yeni mekanlar

Bu ay yolunuzu düşürmenizi tavsiye ettiğimiz yeni mekanlara göz atın.

Reklâm

İstanbul'un yeme-içme sahnesi bu ara bir hayli hareketli. Şehrin dört bir yanında açılan mekanlar arasından radarımıza takılanları sizin için bir araya getirdik. Seçtiğimiz mekanları siz de mutlaka yakın zamanda keşfedin!

  • Global
  • Beşiktaş
  • 5 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Fine dining konseptinin şehirdeki yeni temsilcisi Sakhalin İstanbul, White Rabbit Family markasının Moskova, Dubai ve Bodrum’dan sonraki yeni projesi olarak İstanbullularla buluştu. ‘Yeni nesil şehir restoranı’ mottosuyla açılan Sakhalin İstanbul, et ve makarna seçeneklerinin de aralarında bulunduğu özel reçeteler sunuyor. Moskova’daki Sakhalin’in Michelin yıldızlı şefi Vladimir Mukhin, tüm Sakhalin restoranlarında olduğu gibi İstanbul’da da özgün vizyonunu ve yeteneklerini konuşturuyor. Mekanın mutfağı ise Alexey Kogay ile Doğukan Kaya’ya emanet. Her iki şef de Sakhalin Bodrum’dan sonra Sakhalin İstanbul’da marifetlerini sergilemeye devam ediyor.

Sakhalin İstanbul’un mutfağında en iyi yerel ürünlere, taze deniz mahsullerine, Akdeniz’e özgü mevsim sebzelerine, şifalı otlara, baharatlara bolca yer var. İştah açıcı menüde sıcak mezeler, çorbalar, makarnalar, tartar çeşitleri, deniz ürünleri, ızgaralar, sushi çeşitleri ve tatlılar bulunuyor. Ana yemeklerden bisk soslu karidesli ravioli, ponzu soslu ve trüf yağlı deniz tarağı veroka, zencefilli miso tavuk ve ahtapot öne çıkıyor. Tatlılar da yemekler kadar cezbedici. Ahududulu pavlova ve kestane ballı keki denemeyi unutmayın! Menüde çocuklar için de özel lezzetler bulunuyor; sebze salatası, tavuk çorbası, kremalı ve domates soslu spagettiyle mekanın tadını aile boyu çıkarabilirsiniz. 

Mekanın kendisi de en az menü kadar özenle tasarlanmış. Geometry tasarım stüdyosunun kurucusu mimar Irina Glik, Sakhalin’in kurumsal dekorasyonunu İstanbul için yorumlayınca ortaya şık, modern ve sanat dolu bir mekan çıkmış. Restoranın odak noktası konukların restoranda kullanılan deniz ürünlerini görebildikleri ve akşam yemeği için istedikleri ürünleri seçebildikleri raw bar. Girişteki havalı bar ise kelimenin tam anlamıyla göz kamaştırıyor.

  • Sarıyer
  • 5 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Peru’ya göç eden Japonların balıkları kendi teknikleriyle işlemesi sonucu ortaya çıkan Nikkei mutfağının şahane bir örneği yepyeni bir konseptle karşınızda. Aslında İoki’nin hikayesi Bodrum’da başlıyor. İki lezzet düşkünü üniversite öğrencisinin New York’taki Uzak Doğu ve Peru mutfaklarını keşfetmesiyle başlayan macera, Şef Okitasan’ın Türkiye’ye gelmesiyle İoki’ye dönüşüyor. Şef Okitasan’ın yaptığı ceviche ve sushi’ler Mandarin Oriental Bodrum, Kurochan by İoki ve İoki on the Beach markalarıyla damakları şenlendirdikten sonra şimdilerde İoki Nau ile Yeniköy’de İstanbullularla buluşuyor. Bir güzel haber daha: Bu ay aynı konsepte sahip bir İkoi Nau daha, Karaköy JW Marriott Hotel’de hayata geçecek.

İoki Nau’nun menüsü, Türk damak tadına uygun şekilde yerel malzemelerle oluşturulmuş. Adını sakura çiçeğinden alan sakura roll, ton balığından yapılan ceviche tuna nikkei, sağlıklı ve besleyici bowl’lar menünün yıldız oyuncuları. Ayrıca lagos miso yaki, somon teppanyaki, beef sando ve salata çeşitleri şef spesiyallerinin başında geliyor. Mekanın favori paylaşımlığı gyoza ise sadece kendinize saklamak isteyeceğiniz leziz ötesi bir başka tabak.  

İoki Nau, sadece lezzetiyle değil eğlencesiyle de şaşırtıyor. Özenli müzik seçimi ve ses sistemiyle dikkat çeken mekan, II. Dünya Savaşı’nın ardından Japonya’da ortaya çıkan ve son yıllarda Avrupa, Amerika ve Türkiye’de de örnekleri görülen ‘listening bar’ konseptiyle keşfedilmeyi bekliyor. Asya esintili ögelerle dolu, sıcak bir atmosferde harika bir restoran deneyimi sunan İoki Nau, sade ve şık dekorasyonuyla da dikkat çekiyor.

 

Reklâm
  • Fatih
  • 5 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Mimar Sinan’ın ilk hamam eseri olan Samatya’daki Kapıağası Yakup Ağa Hamamı, tüm ihtişamı ve büyüsüyle Olden 1545 isimli bir restorana dönüştürüldü. Gen Group yatırımcıları Alper Karavar ve Gürol Yığar tarafından şehre kazandırılan mekan, sadece mimarisiyle değil; dekorasyonundaki detaylar, özel ağırlama odaları, tarihin tüm izlerini barındıran barı, imza lezzetleri ve kokteylleriyle de dikkat çekiyor. 550 yıllık büyüleyici yapının içine girdiğinizde taş duvarlar, tarihi mermerler ve orijinal hamam ögeleriyle karşılaşıyorsunuz. Ortamın mistik atmosferinden etkilenmemek mümkün değil; ancak esas vurucu olan Türk füzyon mutfağının özel tatları. Olden 1545’te menü, farklı kültürlerden ilham alınarak özenle hazırlanmış. Mutfak ise genç şef Aykut Can Akın ve ekibine emanet.


Tadım menüsü, soğuk-sıcak başlangıçlar, kırmızı ve beyaz et yemekleri, deniz mahsulleri, taze sebzeler, spesiyal kokteyller ve enfes tatlılar hem göze hem de damağa hitap ediyor. Tadım menüsünde yer alan amuse-bouche, füme uskumru, kuzu gerdan ve deniz mahsulü kokoreç son derece sürprizli tabaklar. Başlangıçlarda ise bonfile ezme, çipura ceviche, içli köfte ve Anadolu peynirleri öne çıkıyor. Ardından sipariş edebileceğiniz ahtapot şiş, kuzu kebab yakitori ve deniz mahsullü kroket lezzeti zirveye taşıyor. Izgara deniz levreği, dry aged antrikot ve lahos tandır ise ana yemekler arasında en popüler olanlar. Tatlı olmazsa olmaz elbette: Yanık sütlaç ve bal kabağına, profiterol ve 1545 kek eşlik ediyor. Kokteyller ise Olden 1545’in bir başka iddialı olduğu konu. Mekanın tarihsel izlerini en orijinal haliyle sunan More Than Old isimli barda, özel müzik seçkilerinin keyfini çıkararak içeceğinizi yudumlayabilirsiniz.

 

  • Ataşehir
  • 5 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Anadolu’nun geleneksel ürünlerini modern bir yorumla sofraya taşıyan Sapa İstanbul ekibi “Hayatın içinde bir buluşma alanı” mottosuyla Ataşehir’e sıkı bir giriş yaptı. Kültürel gastronomi mirasımızın yorumlandığı tabaklar, imza kokteyller ve huzurlu ortamıyla Sapa, incelikli bir yeme-içme deneyimi sunuyor. Bir şef restoranı olduğu için sipariş edeceğiniz her yemekte farklı bir dokunuş, özgün bir tat buluyorsunuz.

Uskumru dolmasından esinlenen isli uskumru, Anadolu’nun farklı kültürlerini buluşturan midyeli içli köfte, tatlı-ekşi pestille Erzincan tulum peynirini bir araya getiren pestilli Erzincan tulum peynirli ince çıtır, 36 saat taş fırında pişen kekikli lavaş ve közlenmiş biber çıtırıyla eşleştirilen dana kaburga Sapa’nın imza yemeklerinden. Bir yemekten diğerine geçerken tat tomurcuklarının yenilenmesi için alkolsüz içeceklerin tadına bakmayı unutmayın. Glütensiz seçenek arayanlara ise incirli patlıcan uyutmayla servis edilen kuzu incik öneriliyor.

Sapa’nın mutfağına giren malzemelerin hemen hepsi özel olarak tedarik ediliyor. Erişte, kızılcık ekşisi gibi ürünler Devrek Güneşi Kadın Kooperatifi’nden, tahin ve tahin helvası Balıkesir Edremit Tıflıpaşa Helvasıcısı’ndan, bal Muğla’dan, kuzu eti Balıkesir’den, zeytinyağı ise Milas’tan geliyor.

Mekanın iç dekorasyonuna toprak, antrasit ve yeşil tonları hakim. Sapa’nın duvarlarını ise ideallerine ve hayallerine bağlılığıyla ilham veren Don Kişot süslüyor. Açık mutfak konsepti ortama samimi hava veren bir başka unsur. Burası nişan, düğün gibi özel günler ve kutlamalar için de son derece uygun.

Reklâm
  • İstiklal Caddesi
  • 4 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Gastronomi ve eğlence deneyimini bir arada yaşayabileceğiniz en yeni sokak lezzetçisi Sendika Beyoğlu her ne kadar Roma usulü kare pizzaları ve burgerleriyle öne çıksa da pakora, taquitos gibi atıştırmalık alternatifleriyle de iştah kabartıyor. Son dönemde özellikle Z kuşağının tercihi olan basit ancak kullanılan ürünler açısından nitelikli ve lezzetli reçeteler keşfedilmeye değer. Hem keyifli bir yemek yeme hem de şehrin deneyimli DJ’lerinin setleriyle eğlenme şansı sunan Sendika, Galatasaray Lisesi’nin hemen yanındaki Kartal Sokak’ta açıldı. Mekanda müzik performansları dışında başka etkinlikler de düzenleniyor.

Karnınız çok açsa taş fırında pişen pollo picante ve de carne pizza, pimonten veya Hawaii burger seçeneklerinden birini sipariş edebilir, menünüzü nefis kızarmış patates kızartmasıyla tamamlayabilirsiniz. Eğer özel bir beslenme biçiminiz varsa, her ürün başlığına özel hazırlanan vegan seçenekleri deneyin. Glüten hassasiyetinizi belirtirseniz mutfak ekibi size uygun alternatifleri sıralıyor.

Sendika’nın iç mekan tasarımı Naif Tasarım’ın imzasını taşıyor. Geniş bar ve dinamik oturma grupları son derece zarif. Ahşap ağırlıklı, samimi ve sıcak bir atmosfere sahip olan mekanın 120 kişilik ferah ikinci katı 21.30’dan sonra etkinlik alanına dönüşüyor. Yaz kış kullanılabilen bir de balkon mevcut. Kendine has bir ruhu olan, genç ve gusto sahibi mekanın arkasında, yeme-içme sektörüyle ilgilenenler isimlerine aşina olduğu Zeki Kulaç, Üzüm Derin Solak ve Murat Mrt Seçkin var. Menü içeriklerini ise Kerem Küçükkınacı hazırlamış.

  • Kadıköy
  • 4 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Öğle ve akşam yemeklerinde ‘casual dining’ konseptinden hoşlananların Kadıköy Yeldeğirmeni’ndeki yeni gözdesi Kompantıman. Menü Akdeniz mutfağı ağırlıklı olsa da detaylara bakınca Türkiye, Fransa, İspanya ve İtalya gibi pek çok ülkeden lezzetlere rastlamak mümkün. Şnitzel, French toast, dana kaburga, isli mantarlı humus, karides tempura, cheeseburger, şarküteri tabağı gibi farklı atıştırmalık ve ana yemeklerin yanı sıra günlük menüler de denemeye değer. Balık çorbası, ıspanak ve rosto kabak salatası, vejetaryen lazanya, ayvalı tarak ve kuzu yürekli arpa şehriye gibi orijinal tatlar Kompartıman’ın havalı ortamında sizi bekliyor. Minimal, sade ve şık detaylarla bezeli mekanın kurucusu Zeki Kulaç, İstanbul’un yeme- içme sektörüne pek çok nitelikli işletme kazandırmış bir profesyonel. Mucha, Boden, Urban, Sendika, Küff Kolektif ve Küff Yeldeğirmeni onun eserleri. Kurucu şeflerden Kerem Küçükkınacı ise daha önce İstanbul Culinary Institute, Zelda Zonk, Rotisserie Noir, Brasserie Noir, Boden ve Mucha’nın mutfaklarına imza atmış. Uzun lafın kısası, Kompartıman’da emin ellerdesiniz.

Öğle ve akşam yemeği dedik ama mekana bilgisayarınızı alıp sabah erkenden de gidebilirsiniz, zira kahvaltı opsiyonları hayli cezbedici. Leziz bir Fransız omletiyle güne başlayabilir, ardından taze demlenmiş kahvenin tadını çıkarabilirsiniz. Yemek sonrası kendi yaptıkları tatlılara da bir şans verin. Crème brûlée ve çikolatalı mousse çok rağbet görüyor, bizden söylemesi.

Reklâm
  • Şişhane
  • 4 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Karaköy’deki The Bank Hotel’in Tarihi Yarımada manzaralı teras katında yer alan Serica Restaurant, geleneksel mutfağımızı yenilikçi bir üslupla yorumluyor. Şef Yiğit Alıcıoğlu mekanın hikayesinin, farklı kültürlerin beşiği olan bu coğrafyanın topraklarına dayandığını söylüyor. 

Her yemeğin farklı ve özgün bir yöntemle pişirildiği ve sunulduğu Serica’da biraz Ege’den, biraz Karadeniz’den, biraz da Güneydoğu yemek kültüründen esintiler bulabilirsiniz.

Tuzda pişmiş pancar ve Ezine peynir köpüğü, kuzu kol tandır ve soğan dolması öne çıkanlardan. Izgara fener balığı, arpa şehriyeli denizci pilavı, dana kol çökertme kebabı gibi ana yemekler de oldukça lezzetli. Şefin spesiyalitesi olan kuzu kolu tercih ederseniz gerçek bir lezzet patlaması yaşayabilirsiniz. Düşük derecede sebze çeşitleri ve kırmızı şarapla pişirilen kuzu kol, kemiği çıkarıldıktan sonra sarılıyor ve porsiyonlanıyor. Yanında gelen kuru kayısı püresi ve baharatlı firik pilavından yapılmış soğan dolmasıyla lezzeti zirveye çıkıyor. Başlangıç menüsünden ise marine hamsi, tandırda ısırgan otlu pide, deniz börülceli ve çimçim karidesli mücver mutlaka denenmeli. Sıra tatlıya geldiğinde Türk kahveli mus, karadutlu pavlova ya da narenciyeli muhallebi sipariş edebilirsiniz. Ayrıca menüde zeytinyağlı, fırınlanmış sebze, salata gibi glütensiz, vegan veya vejetaryen beslenme biçimlerine yönelik sebze ağırlıklı birçok alternatif de bulunuyor.

Serica’nın mekan tasarımında, tıpkı tabaklarda olduğu gibi doğadan ilham alınmış. Baş döndürücü manzara, diğer tasarım unsurlarıyla birleştiğinde Serica’da olmak, unutulmaz bir deneyime dönüşüyor. Serica’yı özel kutlamalar ve akşam yemekleri için de tercih edebilirsiniz.

  • Cihangir
  • 4 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Emi İstanbul, sosyal medya paylaşımlarınızda bol bol yerebileceğiniz bir kafe. Minimal, aydınlık ve zevkli detaylarıyla parlayan Cihangir’deki bu şirin mekan, kahvaltı ve sanatı ahenkle bir araya getiriyor. Bir tür müdavim mekanı diyebileceğimiz Emi İstanbul, gün boyu taze ve zengin kahvaltı menüsü bulabileceğiniz nadir yerlerden biri. Haşlanmış yumurta, füme somon ve Hollandez sosun birleşimiyle sunulan eggs royale, pecorino romano peyniri ile karamelize incire ekşi mayalı krutonların eşlik ettiği scrambled eggs ve foccacia chicken tikka sizi pişman etmeyecek! Elmalı crumble ve kahve ikilisini de kaçırmamalısınız. Espresso bazlı kahveler ve espresso tonik de son derece başarılı. Havanın güzel olduğu günlerde mekanın hemen önündeki masalardan birini erkenden kapmanızı öneririz.


Emi İstanbul’da genç sanatçıların çalışmalarının sergilendiği alanı da mutlaka keşfedin. Her ay değişen sergiler, pek çok farklı disiplini bir araya getiriyor. Eserleri dilerseniz satın almanız da mümkün. Sanatsal çalışmaların mekana şık ve tamamlayıcı bir görünüm katması, Emi’yi civardaki diğer kafelerden hemen ayırıyor. Ayrıca burada zaman zaman yeme-içme buluşmaları, tadımlar ve hobi atölyeleri de düzenleniyor.

Reklâm
  • Nişantaşı
  • 4 5 yıldız üzerinden
  • Tavsiye edilen

Lezzet meraklıları, Göçmen Artisan Bakery’yi iyi bilir. 2004’te Kocaeli Körfez’de açılan ilk Göçmen Atisan Bakery’yi Nişantaşı şubesi izlemişti. Şimdi de Göçmen’in iştah kabartan lezzetleri, Galata’ya uzandı. Galata Kulesi’nin hemen yanında açılan Göçmen Artisan Bakery, her biri el yapımı olan ve coğrafi işaretli ürünler kullanılarak hazırlanan lezzetleriyle, misafirlerine özenli bir deneyim sunuyor. Geleneksel reçetelerden şaşmayan Göçmen, ekşi mayalı simit ve ekmekleriyle de öne çıkıyor. Selanik’in meşhur kremalı böreği bougatsa’dan, Polonya'nın geleneksel ekmeği babka’ya, Göçmen böreğinden Viyana’nın ünlü tatlısı sacher-torte’ye kadar pek çok lezzet menüde keşfedilmeyi bekliyor.

Mekan isminden de tahmin edilebileceği üzere, mübadele döneminde Balkanlar’dan Türkiye'ye göç etmiş bir ailenin zengin mutfak kültüründen ilham alıyor. Galata’daki şube, semtin otantik dokusunu yansıtan şık ve nostaljik bir ambiyansa sahip. Günlük hazırlanan nefis tatlılardan, taptaze hamur işlerinden, böreklerden ve ekmeklerden alıp evinize ya da ofisinize götürebilirsiniz. Dilerseniz bu ferah ortamın tadını masalardan birine yayılarak çay kahve eşliğinde çıkarabilirsiniz. Ispanaklı, patatesli ya da peynirli kişleri, taptaze ekmeklerle yapılmış sandviçleri öğle yemeği alternatifi olarak değerlendirmeniz de mümkün. Göçmen’in mutlaka denemeniz gereken diğer lezzetleri ise havuçlu tarçınlı kek, Kavala kurabiyesi, sakallı poğaça ve tabii ki bol tereyağlı kruvasan! Tüm bunların dışında nefis bir hafta sonu kahvaltısı için de Göçmen Artisan Bakery doğru adres. Göçmen’in dünya yemek tarihinden çekip çıkardığı seçkinin detaylarını merak edenler mekanı ziyaret etmeden önce, Okan Bayülgen’in moderatörlüğünü üstlendiği YouTube programı Tadına Doyulmaz Sofralar’a göz atabilir.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm